ATSIZ - Huzur, İhanet, Mücadele #3

in #cointurk6 years ago (edited)

ATSIZ - Türk Tarihinde Bir Güneş Doğuyor #1

ATSIZ - Ben, Sen, O Yok, Biz Varız ! #2

1.2 Meslek Hayatı

1936-1943 Yılları
1935’ te Mehpare Hanım’la boşandıktan sonra tarih öğretmeni Bedriye Hanım’la sade bir nikah ile 27 Şubat 1937’de evlendi. ATSIZ Laleli’deki evinden önce Göztepe’ye oradan da eşinin ailesinden kalma Maltepe’deki evine taşındı. Bu ev onları kira ödemekten kurtarmıştı. Aynı zamanda bu ev Türkçülerin aklında Feyzullah caddesi 9 numara olarak hatıralarda kalacaktı. ATSIZ çalıştığı okulda müdür ile ters düşmüş ve müdürün Genelkurmay Başkanlığı’na yazdığı tezkere sonucu 1 Temmuz 1938’de görevine son verilmişti. Bu durum üzerine ATSIZ yaşadığı sorunu Mareşal Fevzi ÇAKMAK’a bildirmiş ve bunun üzerine Fevzi Bey Deniz Gedikli Hazırlama Okulu müdürünü emekliye sevk ettirmişti. ATSIZ’a eğer isterse tayin yolu ile herhangi bir okulda göreve başlayabileceğini bildirse de ATSIZ artık bir devlet okulunda çalışamayacağını anlamıştı. Bu nedenle teklifi nazikçe reddetmişti. ATSIZ uzun bir ara öğretmenlik yapamamıştı. Bu durumdan rahatsız olan ATSIZ’ın birkaç arkadaşı ve onu takip eden önemli mevkilerdeki şahıslar; Orhan Şaik GÖKYAY, Şerafeddin YERLİKAYA, Kamil SU, İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, ve Fethi OKYAR hareket geçmişlerdi.

Dönemin Adalet Bakanı Fethi OKYAR'ın ATSIZ ile ilgili olarak Rıza NUR'a gönderdiği mektup(5)
ATSIZ’ın bu durumdan haberi yoktu. Fethi OKYAR Bey ile Rıza NUR Bey’in görüşmeleri, milletvekili ve Türk Tarih Cemiyeti üyesi Besim ATALAY Bey’in Milli Eğitim Bakanı Saffet ARIKAN ile olan görüşmeleri sonucunda ATSIZ Türkiyat Enstitüsüne atandı. Haberi ATSIZ’a üniversitede beraber okuduğu ve Türkiyat Enstitüsünde çalışan Abdülkadir İNAN’ın telgrafı ile verdi. Ancak ertesi gün Saffet ARIKAN bakanlık görevinden ayrılmış ve yerine Hasan Ali YÜCEL gelmişti. İlk faaliyeti de ATSIZ’ın tayinini durdurmak olmuştu. ATSIZ yine işsiz kalmıştı. Özel bir okuldu iş buldu fakat yıl sonunda okul kapandı. ATSIZ Beyi tanıyan bir okul müdürü kendisini Özel Boğaziçi Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak davet etti.
ATSIZ bir mektubunda; " Maltepe'de oturuyorum. Arnavutköy'deki Boğaziçi Lisesi'nde öğretmenlik ediyorum. Maltepe'den iki buçuk saatte gidiyorum, iki saatte geri dönüyorum. Günde dört buçuk saatim yolda geçiyor." diye yazacaktır. (6)
Bu yıllarda ATSIZ ilmi çalışmalarına devam etmekte ve “Şükrullah ile Müneccimbaşı” çalışmalarını birer yıl arayla yayınladı. Evlilik hayatı sakin geçiyordu. 4 Kasım 1939’da oğlu Yağmur dünyaya geldi. Fakat fikir mücadelesinde sert kavgalar başlayacaktı. Üniversite yıllarında Türkçü bir dergi olan Atsız Mecmua da yazılar paylaşan Sabahattin ALİ Atsız Mecmua'dan ayrılınca yazmaya başladığı “İçimizdeki Şeytanlar” adlı romanını yayına sürdü. Yıllarca beraber hareket ettiği arkadaşlarına büyük bir ihanet yapmıştı. Bu romanda; ATSIZ, Halil YINANÇ, Zeki Velidi TOGAN gibi milliyetçi fikir adamları ile Necip Fazıla “ satılmış, ayyaş, ırz düşmanı, menfaatçi, ahlaksız” diyerek hakaretlerde bulunmuştu. ATSIZ’dan tepki gecikmedi aynı başlıklı “İçimideki Şeytanlar” adlı broşürü yayınladı.
Aynı yıl ATSIZ'ın küçük çapta bir mizahi romanı da yayımlandı. " Dalkavuklar Gecesi" adlı bu kitabında ATSIZ, dönemin önde gelen isimlerinden Reşit GALİP, Hasan Ali YÜCEL, Afet İNAN, Sadri Maksudi ARSAL, Şevket Aziz KANSU gibi kimseleri karikatürleştirerek hicvediyordu. Bu şahıslar 1. Türk Tarih Kurumu kongresinde Zeki Velidi Bey'e hücümlarda bulunmuş ve sonuçta onun üniversitesinden ayrılarak yurt dışına gitmesine sebep olmuşlardı. Kitapta, bu şahsiyetler, iktidarın gücü karşısında gerçeklere sırtını dönen, herhangi bir dayanaktan yoksun görüşleri destekleyen ve alkışlayan dalkavuklar olarak nitelendiriyordu. Adları değiştirilmiş ama yeni isimlerinden de kimler oldukları kolayca anlaşılabiliyordu.(7)
ATSIZ, kendi tarih tezine uygun olarak, Türkiye Devleti'nin 1040'ta kurulduğunu öne süren "900. Yık Dönümü" adlı kitapçığı 1940'ta yayımladı. Eser, Selçukluların ilk dönemlerdeki savaşlarını, devletin kuruluşunu ve gelişmesini, 20. yüzyıla kadar uzanan bir tarih perspektifi içinde ele alıyordu. ATSIZ'ın, milletin oluşumundaki soy anlayışı da satırlar arasına serpiştirilmişti. Dokuz Yüz Yıllık Türk tarihini kısaca şöyle özetliyordu: "Fikir ve bilgi alanında; Mevlana, Hızır Beğ Çelebi; şiirde Yunus Emre, Fuzuli, Abdülhak Hamid;hekimlikte Hacı Paşa; mimarlıkta Sinan, Kemaladdin, Hayraddin, Davut; tariçilikte Naima, Müneccimbaşı, Cevdet Paşa; coğrafyada Katip Çelebi de Türklerin bu devletlerinden yetişmişti. Devlete isyan edip yenilerek bilginler karşısındaki münakaşada mağlup olduğu için kendi idam kararına imzasını atan şeyh Bedreddin ve güdülen dava için feragat örneği gösteren Namik KEMAL'de bizdendi. Fakat bütün bunlara rağmen, bu dokuz yüz yıllık asırlık tarih, her şeyden önce, bir kavga tarihinin destanıdır."(8)
Bu eser 2 Ocak 1944’te başbakanlıktan gelen emir ile toplatıldı. Reha Oğuz TÜRKAN’ın Ergenekon adlı dergisi yerine yayınladığı Bozkurt dergisinin yayınlanması durduruldu. Beraat ettiler ve Bozkurt dergisi yayın yasağı kaldırıldı.  ATSIZ Bozkurt dergisine şiirler göndermeye başladı. Bu sırada Rıza NUR bey Türkiye’ye döndü(1938). Rıza NUR Bey’in ATSIZ’ın fikir hayatı için önemi büyüktür. Özellikle on iki ciltten oluşan “Türk Tarihi” adlı çalışması ATSIZ’ın fikir hayatına yön veren çalışmalardan birisidir. Rıza NUR Bey Türkiye’ye gelince birkaç dergi ve yayını “Türkbilik Revisü” adlı bir yayın ile bir araya getirdi. ATSIZ bu yayına ulaşmayı çok istiyordu, bir arkadaşının öneresi üzerine Rıza NUR Bey’e mektup yolladı ve Rıza NUR Bey yayınları kendisine ulaştırmıştı. Mektuplaşmalar ile aralarında güzel bir oluştu. Rıza NUR Bey kurmayı planladığı bir komisyon için görev alacak kişiler arasında “Nihal” ismini zikretmesi aralarındaki sohbetin ne kadar güçlü olduğunu göstermişti. Rıza NUR Bey “Tanrı Dağı” dergisini çıkardıktan sonra ATSIZ ile arasındaki sohbet iyice yoğunlaştı. ATSIZ’ı manevi oğlu edindi. Tüm mirasının yanında Türkçü yayınların devamını getirmesini nasihat etti. Bir süre sonra Rıza NUR Bey hayatını kaybetti. ATSIZ Rıza Bey’in Sinop’taki evini müze olarak kalması karşılığında Milli Eğitime bağışladı ve mezar taşına “Türk gibi yaşadı, öldü“ yazdırdı. Bu sırada İkinci Dünya Savaşı cereyan etti. Türkiye bu savaşta taraf olmamaya çalışırken bir yandan da İngiliz ve Almanlardan bilgi alıyorlardı. Almanlar savaşta önde götürdüğü süreçte ülkedeki milliyetçi dergi ve yayınlara karışmayıp, komünist yayınlara baskı yaparak savaşa katılmadan kenardan Almanlara göz kırpılıyordu. Savaşta Ruslar öne geçince de tam tersi yapılacaktı.
Hararetli geçen bu zaman diliminde ATSIZ bir zaman beraber yürüdüğü Reha Oğuz TÜRKKAN ve birkaç arkadaşı ona karşı cephe aldılar. ATSIZ bu anlaşmazlığı şöyle açıklıyordu;
Geçimsizlikler Reha Oğuz'un bazı çocukça hareketleri yüzünden çıkmış, o, önce İsmet TÜMTÜRK'le, sonra Hamza Sadi ÖZEK, Hikmet TANYU, ATSIZ ve Nurullah BARIMAN ile bozuşmuş üstelik başkalarının bilmediği bu dargınlıkları Gök Börü dergisinin ilk sayfasında "Hesap Veriyoruz" başlıklı bir yazı ile aleme teşhir etmişti. İş ortaya dökülünce ATSIZ ve Hamdi Sadi "Hesap Böyle Verilir" adlı broşür ile cevap vermişler, Reha Oğuz da buna "Kuyruk Acısı" adlı kitapla mukabele etmişti. Bu tartışmalar çok çirkindi. Fazla olarak da zararlıydı. Türkçülerin her zamanda daha çok birleşik olma mecburiyetlerinde bulundukları bir sırada ikiye bölünmeleri ancak komünistlerin işine yarayabilirdi.(9)
 Başka bir araştırma ile iki grup arasındaki mücadele;
" ... Bununla birlikte Gök Börü aynı zamanda TÜRKKAN'ın, ATSIZ'a ve diğer Türkçülere karşı suçlamalarını yayınladığı bir platform işlevivini görüyordu. TÜRKKAN ve arkadaşları Gök Börü'nün 5 Kasım 1942 tarihli ilk sayısında "Hesap Veriyoruz" manşetini attılar ve hem ATSIZ hemde Çınaraltı kadrosu ile yollarını ayırdılar. Bunu, ATSIZ'ın Türkçü arkadaşlarından Hamza Sadi ile birlikte yazdığı "Hesap Böyle Verilir" adlı cevabı broşürü izledi. Daha sonra TÜRKKAN "Kuyruk Acısı"(1943)  adlı bir kitapçıkla ATSIZ ve arkadaşlarına yeni suçlamalar yöneltti. Ortada bir ehliyet mücadelesi vardı. ATSIZ. TÜRKKAN'ın yazılarını, bu işe yeni başlamış bir genç için fazla hırslı buluyor ve onun özellikle ırksal meselelerde, Gürcüleri "Turan Irkına" dahil etmek örneğinde olduğu gibi.  Yanlışlıklar yaptığını öne sürüyordu. Öte yandan, TÜRKKAN, Türkçülüğün 1939 yılında yeniden canlanmasını kendi çabalarına bağlıyordu. TÜRKKAN'a göre kendi çabaları olmasaydı, ATSIZ ve onun 1930'ların başlarında çıkardığı, tirajları zaten bini geçmeyen dergileri çoktan unutulmuş olacaktı."(10)
1942 Ağustos-Kasım aylarında ikinci dünya savaşını Almanların kaybettiği kesinleşmişti. Ülkede Türk Yurdu, Türk Amacı, Gök Börü gibi başlıca Türkçü yayınlar kapatılmış ve ATSIZ’ın çıkarmak istediği Türk Sazı dergisine izin verilmedi. Bu hareketlerden güç alan komünist görüşteki şahıslar “ En Büyük Tehlike “ başlıklı broşür ile Türkçüleri ırkçı kuklalar olarak başlayan hakaretler dizisi ile onların hedefinin hükümeti devirmek olduğunu, güçlerini Almanlardan aldıklarını yazacaklardı. Buna en büyük tepkiye yine ATSIZ “En Sinsi Tehlike” broşürünü yayımlayarak verecekti.
1939-1943 yılları arasında ATSIZ kendi dergisini çıkaramamış ve farklı dergilerde şiir, yazı ve makaleleri ile ayakta kalmıştı. Bu dergiler başlıca; Ergenekon, Tanrı Dağı, Çınaraltı, Kopuz.. 1943’te ATSIZ’ın kardeşi Aziz SANÇAR eşi Reşide Hanım adına “Türk Sazı” dergisi yayımlayacak fakat Reşide Hanım’ın kimya öğretmeni olduğu gerekçe gösterilerek dergi kapatılacaktı. Çünkü memurların kendi meslek alanları dışında yayın yapma izni yoktu.

Türkçe Bilim

  1. (5) Altan DELİORMAN, ATSIZ, Ankara 2013.
  2. (6) Yücel HACALOĞLU, ATSIZ'ın Mektupları, İstanbul 2001, Arif TÜRKDOĞAN'a 15 kanunusani 1943 tarihli mektubundan.
  3. (7) Günay Göksü ÖZDOĞAN, Turan'dan Bozkurt'a, İstanbul 2001.
  4. (8) ATSIZ, 900. Yıldönümü (1040-1940), İstanbul 1940. 2.bsk İstanbul 1955.
  5. (9) ATSIZ, 1944-1945 Türkçülük-Turancılık Davası, Orkun, 22. sayı, 2 Mart 1951.
  6. (10) Vartan İHMALYAN, Bir Yaşam Öyküsü, İstanbul 1989.


Posted from my blog with SteemPress : https://josecca.timeets.com/?p=5
Sort:  

Merhaba. Yazınız C² ekibi değerlendirmesi ile @trliste kürasyon kuyruğu tarafından oylanmıştır. Sevgiler.

Emeklerimizin değer görmesi çok hoş. Teşekkür ederim.


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by josecca from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.