Münir Özkul'un Vefatı ve Yaşar Usta Güzellemeleriyle Emek Mücadelesi Savunma HatasısteemCreated with Sketch.

in #munirozkul7 years ago

yaşar usta.jpg
Usta oyuncu Münir Özkul'un vefatı ile ülkedeki çok farklı kutuplar belki de yıllar sonra ortak bir acıda birleşti. Kolay değil 1925 yılında doğan Özkul lise yıllarında tiyatroyla başladığı sanat hayatına 1950' de başladığı sinema hayatını da ekleyerek yarım asırdan fazla bir süre milyonlarca izleyicinin karşısına çıktı. İlk kez Kel Hasan'ın İsmail Dümbüllü'ye verdiği kavuk, 1968'de dönemin en yetenekli ortaoyuncusu olan Münir Özkul'a devredilmişti.
Hayatı boyunca birçok tiyatro oyunu ve sinema filminde rol alsa da biz onu en çok Hababam Sınıfı'nın disiplinli, dürüst, vicdanlı müdür yardımcısı olan Mahmut hoca ve Bizim Aile filmindeki Yaşar Usta karakteriyle sevdik. Yaşar Usta karakterini sadece sevmedik, benimsedik ve örnek aldık.

aaaaass.jpg!
Yaşar Usta'nın "Bak beyim..." diye başlayan biraz sert, biraz aciz, biraz yalvaran, biraz tehdit eden hali geniş yığınları çok fazla duygulandırmıştır. Çoğunluğu biat kültürüyle hareket eden, şükürcü ve kaderci toplumu bu kadar etkilemesi anlaşılabilir bir durumdur ama hayata emek ekseninden bakan ve örgütlü mücadele edilmesini savunan insanlar neden bu kadar destekler Yaşar Usta'yı o da Yeşilçam'ın bizleri kandırmadasındaki hünerinde gizlidir. Yeşilçam düzene hizmet eder. Burjuvazinindir neticede. Ama gerek dönemin siyasi konjonktürü gerekse toplumun yer yer gazının alınması için bizlere mazlumun yumruğu zalimin tepesine inmiş hissi verir ara sıra. Aslında verdiği his fakir ama gururlu olmak, zengin ama mutsuz ve fakir ama çok mutlu olmakla sınırlıdır neredeyse. İsyan çok fazla işlenmez burada. Direnmek yerine şükretmek veya Allah'a havale etmek tercih edilir. Bu şekilde de iyi olan iyiliğinin karşılığını alır eninde sonunda.

()
Bizim Aile filmine ve Yaşar Usta'ya şöyle derinlemesine bir baktığımızda ailenin reisi sekiz kişilik horantayı (bknz: aynı çatı altında yaşayan kişiler, ev halkı) ucu ucuna yaşata bilmektedir. Filmin en asi karakteri Ferit'tir. O, icra için eve gelen memura posta koyan, yakasına yapışan, onlarla gelen polise ise "adaletsizliğe alet oluyorsunuz!" diyebilen bir isyankardır. Yeşil parkası ile üniversite okuyan bu genç o dönemdeki devrimci hareketten etkilenmiş bir imaj çizmektedir. Hep mi onlar kazanacak diye ailesini harekete geçirmeye zorlamakta hep birlikte bir şeyler yapma niyetindedir ama Yaşar Usta izin vermez. Hatta Ferit'i polisler karakola götürürken diğer iki kardeşi de "bırakın abimi" derken Yaşar Usta "Karışmayın..." diyerek iki çocuğunu tutar. Alın bunları da deyip amir diğer iki kardeşi de aldırdığında "Bırakın çocuklarımı..." diye sesi titreyerek söylenir en fazla. Evsiz kalmalarına rağmen kaderlerinin rollerini layıkıyla yerine getirmeleri gerekmektedir. "asıl şimdi işimize dört elle sarılmamız lazım!" deyip onları düzen karşısında hizaya geçmeye zorlar. Onların fakirliğinin nedeni Saim Bey gibilerin düzenidir. Ama onlar bu durumu sorgulamaz ya da eleştiremez. Saim Bey kendinden emindir aslında. Bu adaletsiz düzen onların eseridir. "ben kaybetmem..." dediği anda bir böbürlenme yok durum tespiti vardır. Yalan değildir gerçekte Saim Beyler kaybetmez asla. Kaybetseler de başka Saim Bey'lere kaybeder Yaşar Usta'lara değil.
aaaa.jpg
Filmin can alıcı noktası Yaşar Usta'nın Saim Bey'in odasına girmesidir. "Bak Beyim sana iki çift lafım var..." diyerek başlar konuşmaya "koskoca adamsın, paran var, pulun var, her şeyin var..." diye mal varlığına ve büyüklüğüne bir methiye düzer önce. Saygısı çoktur Yaşar Usta'ların Saim Bey'lere. Onlar sayesinde ekmek yediklerini düşünürler hep. O saygıyı, daha Saim Bey'in sekreterinin odasına girerken kasketi kafasından çıkartıp, paltosunun cebine sokuşturduğunda görüyoruz. "Yakışır mı sana ekmekle oynamak?... sokağa atmak, aç bırakmak?" diye dert yanarken bile zalimliğini Saim'e yakıştıramaz. Saim malı mülkü kazanırken kimsenin ekmeğiyle oynamamış kendisi semirip şişerken başkaları aç kalmamış gibi davranır Yaşar Usta. "Ama nasıl yakışmasın! Sen değil misin öz kızına bile acımayan bir damlacık saadeti çok gören" derken de olayı ne kadar kişiselleştirdiği görülüyor zaten. Yaşar Usta'nın Saim Bey gibilerle sorunu olmaz hiç bir zaman. Başkaları aç kalmış mı? İşten atılmış mı? Sokağa mı terkedilmiş? Ses çıkarmaz. Bakar üzülür içinden en fazla. Onu Saim bey'in kapısına götüren şey kendi bireysel kavgası. Onu bile ailecek değil tek başına usulüyle çözmek istemektedir. Ona sevgiden bahsederken gardının düştüğünü görür. Kendisini sessizce dinleyen Saim Bey'e karşı ses tonunda ve tarzında vites yükseltir bir anda Yaşar Usta. Bu tutum Anadolu insanında vardır. Sakin sakin tartışırken karşıdaki tepki vermedikçe konuşan kişi coşar hatta küfür ve fiziki müdahale noktasına bile gelebilir:"büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi Saim Bey! Sen mi büyüksün?" derken Yaşar Usta gibilere hiç yakıştırılamayacak bir ironiyle ve küçümsemeyle devam eder. "Hayır! Ben büyüğüm! Ben, Yaşar Usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun? Bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok..." derken asla gerçekte olamayacak bir role girer. Bu Yeşilçam'ın büyüsüdür. Artık sınıfsal, sosyal ve ekonomik olarak Saim Beyler tarafından ezilen mazlumlar rahatlatılmalıdır, gevşetilmelidir. Zira son bir saattir kendi hayatlarını ve kendileri gibi olan Yaşar Usta'nın hayatını mahveden gerçek düşmanı izlemektedirler. Sonrasında Yaşar Usta yükseldikçe yükselir ve "...dokunma artık aileme! dokunma çocuklarıma! dokunma oğluma! dokunma gelinime! eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile!" diyerek kof bir tehdit savurur büyük Saim Bey'e. Saim Bey sonraki sahnede kızı ile arabada konuşur ve "yenildim" der kızına. Peki bir telefonla bütün patronları hareket ettirebilecek. Hukuku kendi emrine kullanacak. Polisleri bir bekçi köpeği gibi birilerine saldırtabilecek Saim Bey, kendi odasında tehdit edildikten sonra daha Yaşar Usta fabrika kapısından çıkmadan on kişilik aileyi ortadan kaldırtamaz mıydı? Kaldırtır ve dönüp sonrasında düşünmez bile! Ama bu son Yaşar Usta gibi kendi başının çaresine bakabileceğini düşünen emekçi yığınlar için gerekli hayali kurdurmazdı. Dahası bunlarla ancak birlik olarak mücadele edinileceğini, örgütlü hareket etmek gerektiğini düşündürürdü. Bu da Yeşilçam'ın Saim Bey'lerinin, onlara bu tabiatı hazırlayan muktedirlerin işine gelmezdi. Eğer yoksul ama mutlu, zengin ama mutsuz insan portreleri olmazsa Saim Beylerin tahtı sallanır. İnsanların Saim Bey'in değil Yaşar Ustaların büyük olduğuna inandırılması lazımdır. Verilen mesaj şudur: Saim Bey'ler de kaybeder. Ama siz kafaya takmayın oluruna bırakın, işe güce yoğunlaşın, sistemden kopmayın. İsyan etmeyin. Hele Ferit gibi fevri olmayın. Yaşar Usta olun. Onlar evinizi barkınızı alabilirler ama maneviyattan kopmayın. Böylece maddiyat hep onlarda kalır. Siz de patronlarınızın arabaları, işleri, evleri, hanları hamamlarıyla gururlanırsınız. Filmlerde, dizilerde bu hayatı görür ama aslında onların ne kadar mutsuz ve yalnız olduğunu düşünürsünüz.

aaasa.jpgaaaas.jpg

Sort:  

Congratulations @hbayer! You received a personal award!

1 Year on Steemit

Click here to view your Board of Honor

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Congratulations @hbayer! You received a personal award!

Happy Birthday! - You are on the Steem blockchain for 2 years!

You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking

Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!