"The Best Goal in History" - Her Şeye Rağmen Bilardo Oynamak

in #thebestgoal5 years ago

111.png

Yıl 1980'ler, Anadolu'da küçük bir ilçede yaşıyordum. Bu yerleşim yerinde insanların birçoğu bir birini tanır, sokakta bir birlerine selam vermeden geçmezlerdi. Bu şirin ilçede insanların vakit geçirmesi için çokça kahvehanenin yanında 1 adette bilardo salonu vardı.

O yıllarda öğrenciler kahvehaneye gitmeleri hoş karşılanmadığı gibi öğretmenler tarafından oluşturulan bir grupla, öğrencilerin kahvehanede bulunmamaları için kontrol ederlerdi. Bazı öğretmenler bilardo salonunu da kahvehane kapsamında görerek, bu tek bilardo salonunu da denetim altına alırdı. Bilardo salonu benim ikamet ettiğim evime çok yakında, evimizin bulunduğu cadde üzerinde, 50 metre hemen ilerimizde bulunmaktaydı.

Bilardo oynamak paralı olduğundan çoğu kişi parasını karşılayamadığı için oynayamazdı. Zaten her genç kişi, ailesinin baskısı nedeniyle istediği an bilardo salonuna gidemezdi. Sizin anlayacağınız 1980'li yıllarda genç yaşta, benim yaşadığım bu ilçede bilardo oynayabilmek için öğretmenlerden ve ailelerden gizli, saklı bilardo salonuna gitmeliydin. Burada geçireceğin zaman içerisinde, gönül rahatlığıyla bilardo oynayabilmek için, bu denetim mekanizmasına yakalanmamanız gerekliydi.

Öğrenciler Kontrol Altındaydı

Öğretmenlerin kontrolünde, kahvene gibi yerlerde yakalandığın zaman hakkında tutanak tutulması durumunda, okulda disiplin cezasının yanında, öğretmenler tarafından düşük not verilmesi şeklinde, yansıtıldığı da olabiliyordu. Ailesi tarafından, hoş karşılanmayan bu yerlerde yakalanılması durumunda, karşılaşılan cezalar ise; en basiti kızma, tokat atma ya da feci bir şekilde dayak atma olabiliyordu.

Ben bilardo oynamaya çok hevesli olmama rağmen bu ilçede bulunduğum sürece bilardo oyununu sadece seyretmekle yetindim. Sonraki yıllarda çokça oynama fırsatı bulduğum bilardoyu, çok iyi oynadığımı söyleyemem ama oynamaktan büyük zevk aldığımı ve iyi vakit geçirdiğimi rahatlıkla ifade edebilirim.

222.png

Hasan ve Babasının Macerası Başlıyor

Bu şirin ilçemizde 1 adette kuru temizlemeci bulunmaktaydı. Kuru temizlemenin bulunduğu iş yeri, benim ikamet ettiğim apartmanın zemin katında yer almaktaydı. Sahibi yaşlı bir adamdı. Burayı tek başına işletirdi. Birde liseye giden yaşça benden büyük Hasan isminde bir oğlu vardı. Hasan, okuldan arta kalan zamanını babasına yardım ederek geçirirdi. Zaman zamanda babası iş yerini Hasan'a teslim eder eve ya da dışarıda işlerini halletmek üzere ayrılırdı. İş yoğunluğu çok fazla olmadığı için Hasan iş yerinde yalnız kaldığı zamanlarda Bilardo salonuna gider, bilardo oynardı. Ancak babası bilardo oynamasını kesinlikle onaylamıyordu. Birkaç kez denk geldim ya önüne katıp kovalardı ya da kulağından tutarak iş yerine götürdü. Hasan ile babası arasında bu manzara sürekli yaşanmasına rağmen, Hasan fırsat buldukça bilardo oynamaya gitmekten hiç çekinmiyordu.

Babasının bu katı durumuna aldırış etmemesi, onun başına bir gün büyük bir bela getirecek gibi görünüyordu. Hasan'ın başka kardeşleri var mıydı bilmiyorum. Çünkü iş yerlerinde başka çalışan kardeşini görmedim. Yaşadığımız yer küçük bir ilçe olmasına rağmen, evlerinin nerede olduğunu bilmediğim gibi evde kaç kişi yaşadıklarını da hiç öğrenemedim. O zaman bu durumu merak edip sorgulama ihtiyacı da duymadım. Başka kardeşleri olsaydı, mutlaka iş yerlerine gelir görürdüm diye düşünüyorum.

Babası oğlunun okulda başarılı olup iş sahibi olmasını istiyordu. Bu isteğini birkaç kez konuştuğu kişilere anlatırken şahit oldum. Bu isteğinden olsa gerek oğlunun başka bir şeyle uğraşmasını istemiyordu. Hasan'ın bilardo oynamaya gittiğini ima ederek bundan adam! Olmaz diye dertleniyordu.

444.png

Ben dışarıda cadde üzerinde gezinirken çoğu zaman içeriye girmeden bilardo oynayanları seyre dalar, oynayanları hayranlıkla izlerdim. Kimisi Amerika bilardo, kimisi de 3 bant bilardo oynardı. Hasan bu oyuna oldukça tutkuluydu ve gördüğüm kadarıyla iyide oynuyordu. Oynamaya başladığı zaman bilardo salonunda bulunanlar ya da dışarıda seyredenler bir taraftan da Hasan'ın babasının geldiğini görünce hemen uyarıyor. Hasan'da yakalanmadan iş yerlerine giderek, babasına hiçbir şey olmamış gibi davranırdı. Babası fark etmeden iş yerine ulaştığında kendisini çok şanslı hissediyor olmalıydı.

Muhtemelen Hasan, okul sonrası iş yerine gelmesindeki sebep; babasının gözetim altında bulundurma isteği, iş yerinde kendisine faydası dokunur düşüncesine karşın, Hasan'da bu durumun kendisine yarayacağını düşünerek, babasının gitmesini beklemek ve işinin uzun süreceğine kanaat getirdiği zaman bilardo salonuna kaçamak yaparak, zevkini çıkara çıkara bilardo oynayabilmek olmalıydı. Değilse babası kuru temizleme iş yerinde bulunduğu sürede, Hasan'ın doğrudan bilardo oynaması, peşin peşin dayağı kabullenmesi olacaktı.

Bense okul haricinde boş vakitlerimi daha çok arkadaşlarımla gezerek yada futbol maçı yaparak geçirirdim. Bu rutin bir şekilde her gün yaptığım, vaktimi değerlendirme şeklimdi. Bilardo salonuna çokta sık uğramazdım. Yukarıda anlattığım gibi ikametgahıma 50 metre uzaklıkta aynı cadde üzerinde, büyük camlarıyla caddeye bakan ön cephesi olunca, olan biten her şeyi görebiliyordum.

Babasının Hasan'a Kestiği Ceza

Bir gün okul arkadaşımla cadde üzerinde gezerken bilardo salonunda oynayanlara gözümüz takıldı. Caddeye bakan ön kısmından camdan içeriyi seyretmeye başladık.3 bant bilardo ve Amerikan bilardosu oynuyorlardı. Hasan'da bilardo salonu içerisinde Amerikan bilardo oynuyordu. Hasan'la rakibi çok iddialıydı, kim yenecek pür dikkat kesilmişti seyreden herkes. Oyunun daha başı sayılırdı. Aradan geçen yarım saat sonra herkes iyice oyunun içine daldı. Kimse bilardonun haricinde başka bir şeyle ilgilenmiyordu. Hasan'ın da zaten oyundan başka bir şey düşündüğünü zannetmiyorum. Oyun sırası ona geldiği zaman istekasını alıp tebeşiri iyice ucunu sürdükten sonra bilardo masasının her açısından, en iyi vuruşu bulana kadar yer değiştirip duruyordu. En iyi pozisyonu bulup topu istekayla ittirip topu cebe soktu mu, ondan mutlu kimse yoktu. Cebe sokamadığı her top sonrası da, nasıl kaçırdım diye derin üzüntü yaşıyordu.

555.png

Dedim ya! Oyunu oynayanlarda, seyredenlerde öyle daldı ki! Kimsenin başka bir şeyle ilgilendiği yoktu. Bir ara Hasan tam masaya eğildi, istekayı bir ileri bir geri çekerek tam topa vuracağı sırada, hiç olmasını istemediği ancak oyunun heyecanına kapılıp unuttuğu bir anda, babasının elindeki sapa başında paralandı. Sopanın acısını düşünmeye fırsat bulamadan aklına ilk geleni yaparak, oradan kaçmak oldu. Babasından kurtulmak için ilk aklına gelen yer tuvalet olmuş olmalı ki, kendisini tuvalete attı oradan da dışarı açılan tuvalet penceresinden kendisini dışarı bıraktı. Hasan kendisini kaçmak için attığı tuvalet yolunda, babasının elinden fırlayan sopa yine sırtında paralandı. Hasan'ın ağzından çıkan acı feryadı tüm bilardo salonunu inletti.

Herkes şaşkındı, ya Hasan'a bir şey olduysa! Sırtında, kafasında ya da kolunda bir kırık çıkık, yaralanma var mıydı? Herkesin merakı buydu. Babası onca sopa sallamasına rağmen hırsını alamamış olmalı ki söylene söylene iş yerine gitti. Hasan'ın nereye gittiğini bilmiyordum. Babasının yanına, iş yerlerine gitmediği kesindi. Herkes oyunu bıraktı kendi arasında bu olayı konuşmaya başladı. Hasan'ın babasının, yaptığı bu olumsuz hareketin verdiği şokla, oradan uzaklaşarak dağıldık. Aklımızın bir köşesinde sopa darbesi alan Hasan'a bir şey olmuş muydu? Sorusu vardı.

Ertesi gün okul çıkışından sonra kuru temizlemede Hasan'ı görmek için çabaladım ama görünmüyordu. Ertesi gün, sonraki takip eden günlerde de iş yerine geldiğini görmedim. Aradan geçen 5 gün sonunda gördüğümde, Hasan sapa sağlam görünüyor, babasına yardım ediyordu. Muhtemelen babası cezalandırmış, iş yerine de gelişini yasaklamıştı. Aldığı darbelerde vücudunda bir hasar olup olmadığını hiç öğrenemedim. Ancak Hasan bu olaydan sonra da bilardo oynamayı bırakmadı. Baba ve oğlunun gizli, saklı bilardo kovalamacısı sürüp gitti.

Sonraki yıllarda da Hasan'ı kısıtlı görmeye başladım. Çünkü o sene bittiğinde Hasan liseden mezun olmuş, başka bir ilde üniversite okumak için ilçemizden ayrılmıştı. Sonraki 2 yıl sonunda bende üniversite okumak için şirin ilçemizden ayrıldım, bir daha Hasan'dan hiç haber alamadım.

Sonuç

Geçmişten kalan bu anım aklıma geldikçe, kendi kendime olup bitenleri sorgularım. Belki büyükler; çocuklarının geleceğini düşünerek, o yıllarda katı davranıyorlardı. Ancak bu katı davranışın birçok olumsuzluk kattığı da muhakkaktı. Zaman ilerledikçe yeni nesil, çocuklarını eğitmek için şiddete başvurmak yerine daha çok sevgi gösterme yoluna eğildi. Şuan daha da olumlu, çocuk ve ebeveyn ilişkisi bulunmaktadır. Benim hikayeme konu olan Hasan'ın olayına, zamanımızda karşılaşmak hemen hemen imkansız.