Liaison
Eve girdi. Rutin bir gününde geç saatte gelir ve doğrudan yatağına giderdi. Fakat bugün bedenini yeterince yoramamıştı. Mutfağa yönelip bir kase aldı ve içerisine biraz mısır gevreği koydu. Dolabında süt olma ihtimalini düşünmemişti bile. Koltuğa oturdu ve televizyonu açtı. Birkaç tane mısır gevreğini ağzına attıktan sonra tüm akşamını böyle geçiremeyeceğini fark etmişti. Tabancasını ve rozetini yanına alıp sokağa çıktı.
Hava oldukça soğuktu. Arabasının yanından geçti ve yürümeye devam etti. Yıllardır yakalamaya çalıştığı seri katil aklında dolanıyordu. Bir yıl önce çok yaklaşmıştı ama başaramamıştı. Katil ise yöntem değiştirmişti. Neredeyse en başa dönen Anna, her bir kurban için kendisini suçluyordu. Bu duruma rağmen hükümetin özel programı olan CCR'nin ilk üyelerinden biri olarak yıldızı giderek parlamıştı. Devlet Anna'yı on altı yaşında yetiştirmeye başlamış, yirmi iki yaşında ilk saha görevine vermişti. Bomba, kimyasal maddeler, adli tıp, olay yeri inceleme, yakın dövüş, nişancılık... Aldığı eğitimden sonra dünyaya geliş amacının, yaptığı iş olduğuna inanıyordu. Başarıları çok umurunda değildi. Başaramadığı her şeyin insan hayatına mal olması onun için fazlasıyla büyük bir yüktü. Benzer eğitimden geçen diğer insanlardan çok daha farklıydı. Düşünerek çözemediği bu sorunu azaltabilmek için kendini daha çok çalışmaya veriyordu.
Uzun bir yürüyüşün ardından bir irish pub gördü ve içeri girdi. Neden girdiğine dair kafasında pek fikir yoktu. Weihenstephan marka bira sipariş etti. Tadını çok sevmiyordu ama bin yıldır bira üretiyor olmaları sebebiyle saygı duyuyordu. Birasını aldı ve ilk yudumu aldı. Yine aldığı tattan rahatsız olmuştu. Birkaç metre ileride kendi gibi yalnız oturan bir kadın vardı. Kadın cinderella içiyordu. Tek başına olmasına rağmen geçirdiği zamandan keyif alıyor gibiydi. Anna, kadının ne içtiğini bilmese de barmene seslenip aynısından söyledi. Barmen alkolsüz bir içecek olduğu konusunda uyarmıştı. Çünkü Anna'nın donuk yüz ifadesinden alkole ihtiyacı olduğu gibi bir sonuç çıkarmıştı. Anna, barmene bakıp "sorun değil" dercesine göz kırptı. İçeceği hazırlanırken elinde tuttuğu biraya tekrar baktı. Tadını sevmemesine rağmen ısrarla neden bunu içtiğini düşündü. Belki de farklı bakmaya ihtiyacı vardı. Farkında olmadan ne kadar çok şeyi ezbere yaptığını kestirmeye çalıştı. Oldukça zordu. Düşüncelere dalarken gelen cinderellasından bir yudum aldı. Tadını çok sevmesi onu biraz öfkelendirmişti. İkinci yudumu almadan cömert bir bahşiş bırakıp çıktı. Pek sık bir yerlerde oturmasa da ortalama bir bahşiş bırakırdı. Fakat bu kez girdiği mekan içkiden çok daha fazla hizmet sunmuştu.
CCR'nin merkez binasına gitmek için taksiye bindi. Katil yöntem değiştirdikten sonra eski dosyaları çöp olarak görüyordu. Fakat girdiği irish pub ona gözünün önünde olanı göremediğini göstermişti. Eski dosyaları açtı. Katil kurbanlarını kendi evlerinde öldürüyor ve karınlarına henüz çözülemeyen garip semboller çiziyordu. Bir çok veri tabanında taratılan farklı semboller ya sonuçsuz kalıyor ya da farklı farklı kültürlerden sembollere benziyordu. Kurbanların birbirleri ile bir bağlantısını bulamamış, semboller arasında ilişki kuramamış sadece sonraki cinayetin nerelerde ve ne zaman işlenebileceğini tahmin ederek yüzlerce polisle bir operasyon yapmıştı. Opesrasyon sırasında katile yaklaşmış fakat elinden kaçırmıştı. O günden sonra kendisini suçlar oldu. Çünkü katilin sonraki adımını daha net görmesi için bir cinayet daha işlemesi gerekiyordu. Fakat bir kurban daha olmaması için aldığı karar nedeniyle üç kurban daha vermişti. Katil artık belli aralıklarla ve belli çapta cinayet işlemiyordu. Üzerinde anlam veremediği semboller olan son iki ceset ise bir parkta bulunmuştu.
Anna, dosyaları incelerken biraz kızgındı. İnsanların ölmesine ya da yaşamasına karar verenin kendi olduğunu düşünüyor ve bu duygudan nefret ediyordu.
"Neden attığım adımlar insanların yaşayıp, ölmesine sebep oluyor? Bu kararı neden ben almak zorundayım?"
Son üç kurbanın fotoğraflarını elinde tutuyordu. En önde duran fotoğrafın ölmesine izin verseydi muhtemelen diğer iki kişi ölmeyecekti. Çünkü elinde tuttuğu diğer iki fotoğraf, katilin yöntem değiştirmesi sonucunda ulaştığı insanlardı. Yirmili yaşlarının sonunda iki erkek... Hikayelerini, geçmişlerini okudukça üzerindeki yük artıyordu. Diğer insanlar nasıl bu duruma "işin bir parçası" olarak bakabiliyordu?
Kendine gelmek için kalktı. Yüzünü yıkadı ve binanın terasına çıktı. Bu kadar soğuk bir havada iyi bir fikir değildi ama aldırmadı. İç cebinden sigara paketi çıkardı ve bir sigara yaktı. Çevresi o kadar sessizdi ki, sigarasından bir nefes çektiğinde yanma sesini duyabiliyordu. Gözlerini kapattı. Katil hala cesetlerin üzerine semboller çiziyordu. Belki de semboller tamamen anlamsızdı. Sembollerden bağlantı kurmak için bu kadar enerji harcarken belki de katilin istediği şeyi yapıyordu. Eğitimi sırasında öğrendiği şeylerden biri de seri katillerin bir noktada bulunmak istediğiydi. Bu nedenle sembollerin ona giden bir yol olduğuna çok ikna olmuştu. Belki de semboller; otopsi sırasında ortaya çıkabilecek bir şeyi örtme yöntemiydi. Kurbanlar hep boğularak öldürülmüş, sembollerde katilin imzası dışında bir anlam aranmamıştı. Belki de bugüne kadar içmediği cinderella buradaydı. Otopsi raporlarını tekrar inceledi. Doktorun söylediğine göre olağan dışı bir maddeye rastlanmamıştı. Fakat tek rapor için olağan dışı olmayan bir durum gözüne çarpmıştı. Detaylı raporları incelediğinde kurbanların kanında lidokain'e rastlamıştı. Her kurbanda 2- 11 mg/l civarında vardı. Normalde bu madde 30- 40 mg/l dolaylarında rastlanırsa kurbanın lokal anesteziye maruz kaldığı söylenebilirdi fakat bu miktar ilaçlardan da herhangi bir kişiye geçebilirdi. Tek başına bir anlam ifade etmeyen lidokain'in tüm kurbanlarda az da olsa çıkması ise Anna için fazla büyük bir tesadüftü...
Sevgili dostlar, bu yazının çııkış noktası bir önceki bu tarz yazının sevilmesi ve siteden sevdiğim birinin isteği oldu. Tıbbi bilgi desteği için Safa Eren Atalmış'a teşekkür ediyorum. Zaman konusunda söz vermesem de hikayenin devamının geleceğini belirteyim :)
Doktorcuğum, sonunu getirmeden insanları merkata bırakıp devamının gelip gelmeyeceğini muallakta bırakmak bünyeye dokunur. Bekliyoruz.
Bu aralar biraz dışarıda kaldım, geriden de olsa takip ediyorum. Yorumlar da ayrı bir keyifli olmuş. Güzel buralar, hep güzel kalsın.
Evet yorumlar güzeldi sağolsunlar hatta sen de sağol :)
Gelir gelir söz verdim bu konuda :)
...
Ahahah Damla seni böyle görmek çok harika :) Hala halkını koruyor minnow üyeler masum diyor :)
Yorumun için teşekkür ederim. Devamı olacak :)
Bir kase yoğurt üzerinde duruyorum hala 🙃
...
Katilimiz kesin bir sağlık çalışanı kandaki lidokain miktarından bunu anladım :)) ülkedeki tüm doktorlar şüpheli listemde. :))))
A aaa ben de mi??? :)
vay arkadaş ben de okumaya kaptırmış gidiyordum bir baktım son :D hevesim kursağımda kaldı. elinize sağlık güzel olmuş. Merak ettim umarım uzun sürmez gelmesi :)
Özür diliyorum :D çok sürmez ama bir iki yazı sonra devam ederim :)
muhteşem bir hikaye olmuş elinize sağlık
Teşekkür ediyorum dostum :)
gözlerim bir kâse yoğurdu aramadı değil:)
geçenki intihar eden yoğurt sever dedektiften sonra Anna'yı da bilinmezin ortasında bulacağız diye çok korktum:)
katil yöntem mi değiştirdi acaba:)
Bir önceki kendi başına bir hikayeydi ve aslında bir kısmı benim özel hayatıma gönderme içerdiğinden anlamadınız o kısımları. O nedenle onu prada bitirmek istedim :)
Bir kase yoğurt beklentisi olanlara bir kase girişi yaptım. Boşuna kadına mısır gevreği yedirtmedik :)
olsun yine de bir kâseye en çok yoğurt yakışırdı:))
bu aralar izlediğim katil kimli dizinin etkisinden galiba, merak ettim ne mutlu ki bu hikâyenin devamı gelecekmiş:)
Gelecek gelecek ama sonraki yazımda biraz daha fanteziye sürükleyeceğim sizi. O nedenle biraz bekleyecek bu hikaye :)
Bi kase yoğurt tabi ki en çok yakışanı. Bu duyguyu benimle paylaştığın için çok teşekkür ediyorum :)
Mısır gevreği için süt yoktu ama :))
Doktor gerçekten müthiş bir polisiye roman havasında yazmışsın devamını bekliyorum katil kim acaba
Teşekkür ederim sevgili baycan :) devamı konusunda söz verdim :)
Çok güzel. Devamını bekliyorum dostum.
Fakat benim hep karşı durduğum ve nedenini anlayamadığım bir sıkıntı var; neden karakterlerin isimlerini Türkçe seçmiyoruz? Sebastian, Anne, Mary veya Micheal'in neyi fazla Mehmet, Damla, Semra veya Kaan'dan?
Çünkü örnek yok. Olacak gibi de değil. Benim yazdığım her şeyin fantastiğe dönme ihtimali var. İlk paragrafı yazarken nereye gideceği hakkında bir fikrim olmuyor. Fantastik ya da bilim kurgu ögeleri girdiği zaman Türkçe isimler insanlara rahatsız edici geliyor çünkü beyaz perdede damlalar semralar hep aşk hikayelerinin ortasında kalan insanlardır.
Bildiğin üzere fantastik bir kitap girişimim var. Orada iki durumu da gözetip tamamen sallama isimler kullandım. Herhangi bir kültürü temsil etmiyor.
Örnek sen ol.
İnsanlar çeviri kitaplar okuya okuya tüm fantastik ve bilim kurgu türlerinde yabancı isimler olması gerektiğine kendini inandırmış. Çeviri okunur; ama kitabın yabancı biri tarafından yazıldığını ve karakter isinlerinin yabancı olması gerektiği doğallığını unutulmaz. O kitaplar orjinalde Türkçe değil; unutmaz bu. Biz unutuyoruz.
Kalkıp Türkçe bir aşk romanı yazacağım ve sevgilimin adı Alexyevna olacak. Annesi de Erzurumlu, babası İzmirli; ama kızın adı Alexeyevna. :))
Ah canım Alexeyevna.
Ben Semra'yı da alıp sizin romanlara doğru yola çıkayım. Doktor tercihini yabancılardan yana kullanıyor :))
Dedektifin adı Semra olsa çok şık durmaz polisiye romanlarda havalı isimler daha iyi gidiyor bence :)
Önemli olan karakterin, yazarın hayal gücündeki duruşudur, görünüşüdür. Eğer yazar, o duruş ve yapıya dedektifliği yakıştırmışsa adının hiçbir önemi yok. "Benim babam, ben doğduğumda: "Oğlum edebiyatçı olacak, o zaman adını adem koyalım, yakışsın." demedi. :D
Ama illa yakışma konusuna gelirsek bence Semra katile daha yakışır bir isim. :D
Hocam o kadar polisiye roman okudum ama semra ismi geçen hiç denk gelmedi 😂
Bana Semra adında karakteri olan bir yazı mı yazdıracaksınız? :D
Semra da çok havalı bir isim değil mi ya:) haksızlık etmeyelim lütfen:)
hem sevdiğim birinin de ismi🙆♀️
Kim acaba merak ettim şimdi araştırıp bulmam lazım nerede benim araştırmacı ruhum :))))
paslandın mı acaba:)
ipucu vereyim aynaya bakman yeterli🙆♀️
Aynen sen Semra'yı da al git :) bu yaptığını da unutmam :)
Gördün mü doktor olanları... Ben daha çok sevilmiyor muyum sence de...? :D
Müsait olduğun zaman, akşam, konuşalım yine. Çok hoşuma gitti geçen sefer. :)
Zaten @damla benim için bitmiştir. Sadece @sahinadm ile konuşurum artık...
Sen onları boş ver doktor. Sıkıntılı insanlar bunlar. :))
@edebiyat'ınsa insanlığı; hatta varlığı konusunda büyük şüphelerim var. Dikkate alma.
Posted using Partiko Android
Benim karakterlerimin ilahi güçleri var. Beklerim. :)
Örnek ben olurum hiç sorun değil. Fakat kendimi kabul ettirebilirsem yapacağım sonraki işler örnek olur. Zaten ilk işim için önümde yeterince engel var. Şu an bunu denemek kendi bacağına sıkmak olur.
Evet orası öyle. Popülaritenin dikteleri var.
Umarım bana o sevinçli haberi verirsin kısa zamanda. :)
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
Merhaba. Yazınız C² ekibi değerlendirmesi ile Trliste kürasyon kuyruğu tarafından oylanmıştır. Traile katılarak Steemit'te Türkçe yazılara siz de destek olabilirsiniz.
Sevgiler @trliste
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by doctorbishop from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.