2008 Avrupa Futbol şampiyonası Çek zaferimiz.
2008 yazını asla unutamam. Şüphesiz bunun en büyük sebebi de milli takımımızın muhteşem Avrupa macerası. O zamanlar Edirne'nin küçük bir köyü olan Sığırcılı'da oturuyorduk. Büyük bir bahçesi olan küçük bir evimiz vardı en güzel zamanlarımı geçirdiğim yerdi. Kimi zaman arkadaşlarımı bahçeye toplar maç yapardım. Kimi zaman sabahtan akşama kadar yalnız başıma top sektirirdim.
Futbolla ilgili hatırladığım en eski şey 2005 şampiyonlar ligi finaliydi. Yani EURO 2004 ü hatırlamayan bir çocuktum. O yüzden bu Avrupa şampiyonası benim için çok önemliydi. Maç günü köyün neredeyse tamamı köy kahvesine doluşur yaşlı,çocuk bir arada maçları izlerdik. Nihatlı , Tuncaylı , Ardalı, Hamitli takımımız turnuvada favori gösterilmese de 1. torba takımların bile gözünü bir nebze korkutuyordu.
Gruptan Ronaldo'lu Portekizin ardından 2. olarak çıktık. Ardından 2. turda tekrar grubumuzdaki Çek Cumhuriyeti ile eşleştik. Maç günü 15 Hazirandı. Gün geldi nefesler tutuldu saat 21.45. Maç ATV deydi ama yayın şifreli olduğu için ilçede bir tv ciye götürüp 10 tl ye şifre açtırıyorduk. Küçük bir oturma odamız vardı geceleri ben orada uyuyordum. Karşılıklı 2 çekyat vardı annem 2 sine de yatak sermişti birinde ben birimde babam yatıp maç izliyorduk. Annem yatakları serip yatmaya gitmişti maç başladı babamla maçı izleyip bir yandan da değerlendiriyorduk. Şimdi düşünüyorum da 9 yaşında çocuktan futbol dinlemek ne kadar garip olsa gerek , ama hiç sıkılmadan dinlerdi beni. Dakika 34'te golü atan isim Koller'di . Tabi bizim moraller bozuldu ama vazgeçmek yoktu dua ediyorduk. İlk yarı bitti 2. yarı başladı dakika 62 de bir oyuncumuz saha kenarında oyuna girmek için izin isterken Jaroslav Plasilin güzel golüyle 2-0 yenik duruma düştük. Volkan neredeyse golü kurtaracaktı , gol sonrası Fatih Terimin isyanı bütün Türkiyenin ruhunun orada olduğunu gösteriyordu. Biz hala ümidimizi kesmemiştik. [2.gol ]
- golden sonra 13 dakika daha geçti dakikalar geçtikçe stres artıyordu. Yerimde duramıyordum her atakta gol umuduyla hava zıplıyordum. Neyse ki dakika 75 te Arda Turan spikerin de dediği gibi topu iğne deliğinden geçirerek golü atmıştı. Bu arada karşıdaki kaleci de yabana atılacak cinsten değildi, Petr Cech o zamanlar Chelsea nin file bekçisiydi ve Avrupanın belki de en iyi 3 kalecisinden birisiydi.
Durum şimdi 2-1 di ama elenmemek için bize en az 1 gol daha lazımdı . Bu golü 14 dakika daha bekleyecektik dakikalar 89 u gösteriyordu. Hamitin sağdan yaptığı ortada topu kendi adına çok şansız bir şekilde ellerinin arasından kaçıran Cech Nihat'a maçı uzatma şansını elleriyle sunacaktı. Doğru zamanda doğru yerde olan Nihat topu ağlarla buluşturdu ve bütün Türkiye derin bir oh çekti.
2. golümüz
Bu skor maçı uzatmaya götürecekti ama geri dönüşün ivmesi ile Çekler iyice geriye yaslanmıştı. Golden sadece bir atak sonra maçı izleyen her Türkün gözünde her zaman canlı kalacak o fotoğraf çekilecekti.
Dakika 90 da Hamitin arapasıyla Cechle karşı karşıya kalan Nihat topa ceza sahasının solundan topa vurduğunda hepimiz bu kamera açısından izledik o topu. Top öyle bir falso aldı ki o kalede 5 tane Cech te olsa o golü çıkaramazdı. Golden sonra yatağımda uzanmış şekilde duvarlara tekme attım babamın üstüne zıplayıp sevincimi onunla paylaştım. Şu an bile bu görüntüyü görünce bayağı duygulandım. Çoğumuz yıllar geçse de arada bir açıp o maçın özetini izleyip geçmişi hatırlarız.
Dakika 90 dan sonra Volkanın Kolleri itmesi ve kırmızı kart görmesinin ardından kaleye oyuncu değişiklik hakkımız dolduğu için Tuncay geçmişti. Neyse ki son 3 dakikayı da atlattık ve çeyrek finale adımızı yazdırdık.
ne zaman o maclari izlesem tühlerim kalkiyor... inanilmazi gerceklestirdiler... almanya ya karsi olan maci bilgisayarimda duruyor hala.. izliyorum bazen.. üzülüyorum sonra ^^