Piyadenin Kökeni - 2

in #tr6 years ago

Asur-Kralı-Ashurnasirpal-2-MÖ-884-859-British-museum-3.jpg

Resim Kaynağı // Image Source

Tunç çağı toplumlarında genellikle savaş, uzun vadede istikrarsızlaştırıcı bir etki yaratmıştır. İstikrarsızlığın temel sonucu olarak bu toplumlarda belirli bir askeri gelenek kurulamamıştır. Çünkü her gelen askeri devlet veya askeri ordu tasarımı, kendinden önceki kuralları yıkmış ve kendi ordularını yeni düzenin üzerine inşa etmiştir. Bu dönemde Mezopotamya’da ortaya çıkan büyük imparatorlukların batı tipi askeri örgütlenme için örnek teşkil etmediğini görüyoruz. Batı tipi örgütlenmeye örnek teşkil eden ilk askeri örgütlenme biçimi Antik Yunan’da ortaya çıkmıştır. Yunanistan yarımadası demografik, coğrafi ve ekonomik olarak Mezopotamya’dan farklı bir bölgedir. Bölge sarp dağlar, vadiler, uçurumlar, adacıklardan oluşmaktadır. Yunan devletinde, Mezopotamya’da olduğu gibi merkezi bir devletin bulunmayışı Antik Yunan savaşçı kültüründe bireysel deneyimin önem kazanmasına ve etkili olmasına yol açmıştır. Bu kültür küçük bir çiftçi toplumunda yeşerip olgunlaşmıştır. Örgütlü yıkım, tunç çağının Mezopotamya ordularının daha çok istatistik bir sorunu iken, Yunan toplumunda bu durum bireysel kahramanlığa dönüşmüştür.

Yunan toplumu küçük kent devletlerinden oluşmuştur. Kır, hem örgütlenmenin hemde savaşın merkezi olmuştur. Ayrıca kır buradaki sülalelerin yönettiği çiftliklerin kontrolü altındadır(Serbest çiftlik sistemi). Etkili ailelerin hepsi ve savaşçı ailelerin hemen hemen hepsi erken dönem Yunan devletinde kırdan çıkmıştır. Politik güç nispeten merkezde konumlanmış olsa da, aristokrat kentli bir sınıf yerine polis surları dışındaki dağlık aile çiftlikleri Yunan askeri modelinin temelini oluşturmuştur (en azından Yunan bronz çağı boyunca (MÖ1000-MÖ500)).

Zamanla sayıları bine yaklaşan şehir devletleri kendi savaşçı örgütlenmelerini ve kendi efsanelerini oluşturmuşlardır. Bunun temelinde ise çiftlik hayatındaki yardımlaşmaya öykünen bir asker yardımlaşması yer almıştır. “Çiftçilik yardımlaşmayı öğretir. Toprağı işletirken ve düşmanla savaşırken yardım gereklidir.” Kısacası erken dönem Yunan savaşçı kültürü çiftçi kültürünün bir parçası olmuştur. Bronz çağı boyunca büyük çiftlikleri yöneten sülale ve kralların hakimiyeti, Yunan askeri örgütlenme yapısının kendine has bir yapı olarak ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır. Bu yapının temelinde falanj dediğimiz taktik örgütlenme biçimi yer almaktadır. Falanj ,”falanjus” yani el anlamına gelmektedir. Bu ismin neden verildiği tam olarak bilinmemekle birlikte falanj omuz omuza yardımlaşarak savaşan ağır piyade örgütlenmesinin temelini oluşturmaktadır. Örgütlenme içindeki askerler ise Yunan ağır piyadesi yani hoplitlerden oluşmaktadır. Hoplit kavramı bronzdan yapılan ağır zırhlıdan gelmektedir. Kullanılan bu zırhlının ismi ise hoplondur. Asker bu zırhlıyı taşıdığı için hoplit ismini almıştır. Zırhın üzerindeki renk, işaret, resimler genellikle askerin hangi klandan, sülaleden olduğunu göstermektedir. Hoplitin üzerinde taşıdığı ağır zırhlıdan dolayı sağa sola dönme-hareket kabiliyeti çok düşük ve miğferinden dolayı yan görüşü de zayıftır. Hoplitlerin oluşturduğu falanj sisteminde ise herkes yanaşık durmaktadır. Hoplitlerin sağında ve solunda yer alan diğer hoplitler birbirlerini koruyarak bireysel zayıflıklarını falanj sistemi ile kapatmaktaydı.

Sort:  

You got a 15.12% upvote from @postpromoter courtesy of @olympedegouges!

Want to promote your posts too? Check out the Steem Bot Tracker website for more info. If you would like to support the development of @postpromoter and the bot tracker please vote for @yabapmatt for witness!