Sağlık Ekonomisi Çalışma Notu

in #tr7 years ago

1- Sağlık Ekonomisi Nedir, açıklayınız:
Sağlık ekonomisi, “Sağlık sektörüne ayrılan kaynaklarını en iyi şekilde ( en ekonomik, etkili, verimli, rasyonel ) kullanarak en yüksek düzeyde sağlık hizmeti üretmek ve bunu toplumu oluşturan sosyal gruplar ve fertler arasında en iyi bölüştürmek ” şeklinde tanımlanabilir.

  • Kaynakların sağlığı geliştirici çeşitli faaliyetler arasında dağılımı
  • Sağlık hizmetlerinin verilmesinde kullanılan kaynakların miktarı
  • Sağlık kuruluşlarının örgütlenmesi ve finansmanı
  • Sağlıkla ilgili konularda tahsis edilen ve kullanılan kaynakların verimliliği
  • Koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin kişiler ve toplum üzerine etkileri
    Konularını kapsar.
    2- Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması:
  1. Koruyucu Sağlık Hizmetleri
    a)Çevreye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri:
    Yeterli temiz su sağlanması,
    Katı ve sıvı atıkların zararsız hale getirilmesi,
    Besin sağlığı,
    Konut sağlığı,
    Endüstri sağlığı,
    Hava kirliliği ile savaş,
    Radyasyonla savaş,
    Gürültü ile savaş vb.

b)Bireye Yönelik Koruyucu Sağlık Hizmetleri:
Sağlık eğitimi,
Beslenmeyi düzenleme,
Bağışıklama(Vaksinoprofilaksi),
Aşırı doğurganlığın önlenmesi ve aile planlaması (Üreme Sağlığı),
İlaçla koruma(Kemoprofilaksi),
Hastalıkların erken tanı ve tedavisi,
Kişisel hijyen,

  1. Tedavi Edici Sağlık Hizmetleri

a)Birinci Basamak Tedavi Hizmetleri: Ayaktan muayene ve tedavi
b)İkinci Basamak Tedavi Hizmetleri: Genel hastaneler
c)Üçüncü Basamak Tedavi Hizmetleri: Üniversite ve yan dal hastaneleri

  1. Rehabilitasyon Hizmetleri

a)Tıbbi Rehabilitasyon: Tıbbi Rehabilitasyon, bedensel açıdan meydana gelen sakatlıkların giderilmesine yönelik hizmetleri kapsamakta, işitme cihazı, protez gibi uygulamalar bu çerçevede değerlendirilmektedir.
Kişinin ortopedik cihaz ve protezlere uyumu sağlanmaktadır.

b)Sosyal Rehabilitasyon: Bireyin yeniden topluma kazandırılması amacına yönelik olarak içinde bulunduğu duruma uyum sağlaması için verilen, öğretme, iş bulma, destek programları vb. uygulamaları içermektedir.

4.Sağlığın Geliştirilmesi Hizmetleri: Toplumun genel sağlık düzeyinin iyileştirilmesini hızlandırıcı hizmetlerdir. Koruyucu ve tedavi edici hizmetlerin yanı sıra, halkın sağlık eğitimi, toplum kalkınması, sosyal, ekonomik ve çevre koşullarının iyileştirilmesi çalışmalarını kapsar.
3- Sağlık hizmetinin temel amaçları;
• Toplumun sağlık statüsünün yükseltilmesi ve sağlıklılık halinin devamının sağlanması için çaba sarf edilmesi,
• Bireylerin hastalıklardan korunması,
• Hastalananların uygun yöntemler ile tedavi edilmesi ve kimseye bağımlı olmadan kendi kendine yetecek şekilde yaşamalarının sağlanması,
• Mevcut sağlık sorunlarının çözülüp, kontrol altına alınması için halk eğitimi uygulamalarının yapılması,
• Uygun beslenme şartlarının oluşturulması,
• Yeterli ve temiz içme suyu sağlanması,
• Ana sağlığı ve aile planlamasına yönelik hizmetlerin geliştirilmesi,
• Çocuk sağlığı hizmetlerinin iyileştirilmesi,
• Bulaşıcı hastalıklara karşı bağışıklamanın yapılması,
• Çevre şartlarının iyileştirilmesi,
• Gereksinim duyulan ilaçların temini,
• Sağlık yönetimin geliştirilmesi,
• Sık görülen hastalıklara ve yaralanmalara ilişkin tedavilerin geliştirilmesi.
4- Sağlık sektöründe yaşanan ekonomik problemler ve çözüm yolları:
1- Önceliklerin belirlenmesi
( koruyucu hekimlik, tedavi edici hekimlik, rehabilite edici hekimlik, hangi hastalıkların daha fazla ekonomik yük getirdiğinin belirlenmesi, sağlık eğitimleri ile hastalıklara karşı bilinç kazandırılması)
2- Verimlilik
Eldeki ekonomik, işgücü kaynakların doğru yerlere uygun miktarlarda kullanılıp maksimum fayda sağlanması
Verimlilik ile birlikte rasyonelliğin, karlılığın, etkililiğin artışı da gözlenir
3- Hakkaniyet
Verilen sağlık hizmetlerinden hem hizmet olarak hem de ekonomik olarak bütün bireylerin eşit yararlanması sağlanmalı, hizmetlere ulaşım herkes açısından eşit olmalı
4- Sağlığa erişim bütün bireylerin ihtiyaç duyduğu kadar sağlık hizmetine ulaşımı sağlanmalı
5- Sağlık bir kamu hizmetidir. Bu açıdan gerek devlet tarafından gerekse özel sektörce verilen sağlık hizmeti devler otoritesi tarafından denetlenmeli ve düzenlenmeli
6- Artan sağlık harcamaları sağlık ekonomisini zora sokabilir, verimlilik olgusu burada maksimum öneme sahip hale gelmektedir
7- Artan arz ve talep sağlık ekonomisini zora sokabilir. Artan arzı devlet otoritesinin denetimi ile engellenebilirken, artan talep ise bireylere verilecek sağlık eğitimleri ve bilinçlenme ile azaltılabilir
5- Sağlık sektörü neden ayrı bir disiplindir? Anlatınız.
Genel olarak sağlığın bir kavram olarak kendine özgü özellikleri ve sağlık hizmeti sunanlarla hizmeti alanların davranışlarının diğer sektörlerde görülmeyen özellikleri ile yakından ilişkilidir. Tam rekabet koşullarının işleyebildiği piyasalarda mal ve/veya hizmeti sunanlarla satın alanların karşılaştığı ve iki tarafın da memnun olduğu noktada mal ve/veya hizmetin fiyatı belirlenir. Ancak bu etkileşimin gerçekleşebilmesi için olmazsa olmaz bazı şartlar bulunmaktadır. Sağlık sektöründe bu şartlar her zaman oluşmadığı için bu sürece müdahale etmek gerekmektedir. Aksi takdirde hem bireysel hem de toplumsal gereksinimleri en iyi şekilde kullanmak, öncelik kararlarını doğru vermek ve kaynakları en iyi şekilde kullanmak mümkün olmayacaktır. Sağlık hizmetlerinin bu özellikleri; risk ve belirsizlik, dışsallıklar, kamu malı olma özelliği, pazara girişte kurallar ve ölçek ekonomisinin varlığı olarak özetlenebilir. Tüm bu özellikler içinde sağlığı diğer sektörlerin genelinden ayıran en önemli özellik arzın talep yaratabilmesi özelliğidir. Hekim ile hasta arasındaki ilişki çoğu sektörde benzeri olmayan bir şekilde işlemekte ve sağlık piyasasında arz kendi hizmeti için talep yaratabilmektedir. Bu durumun temel nedeni ise doktor ile hastası arasındaki bilgi asimetrisidir. Hastaların tıbbi bakımın etkililiği, kalitesi ya da tedavi almanın veya almamanın etkileri üzerindeki bilgilerinin sınırlı olması, sağlıkları ile ilgili tüm kararları doktora devretmeleri ile sonuçlanmaktadır. Bir başka ifade ile arz, talebin yerine kendi hizmetleri için karar verme yükümlülüğü ile karşı karşıya kalmaktadır (aracı-vekil ilişkisi).
Sağlık ekonomisinin ayrı bir disiplin olarak gelişmesinin arkasındaki en önemli nedenlerden biri de sağlık sektörünün her toplumda kaynaklar üzerindeki baskısının artması ve hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde kaynakların göz ardı edilemeyecek bir bölümünün bu sektörde kullanılmasıdır.
6- Sağlık Hizmetleri ile talep arasındaki ilişkiyi anlatınız.

  • İkame mümkün değildir, depolanamaz, ertelenemez ve geçiştirilemez.
  • Talep önceden bilinemez ve kestirilemez.
  • Asimetrik bilgi nedeniyle taleplerin doğru bir şekilde karşılanabilmesinde bazı güçlükleri vardır.
  • Devlet tarafından denetimlerle sadece “talep” olması nedeniyle arz gerçekleşemez, gerçekleştirilemez.
  • Erdemli ve ahlaki bir hizmet zorunluluğu söz konusudur.
  • Dışsallık: İktisadi bir birimin, üretim ve/veya tüketim faaliyetinin diğer iktisadi birimlerin fayda ve/veya maliyet fonksiyonlarını olumlu ya da olumsuz bir biçimde etkilemesi olarak ifade edilmektedir.
  • Kamusallık: Bedel ödemeyen bireylerin hizmetin tüketiminden ve elde edecekleri faydadan dışlanamadığı dolayısıyla bölüşümün piyasa mekanizmasına bırakılmasının mümkün olmadığı mal ve hizmetlerdir
    7- Sağlık sektöründe talebi etkileyen faktörler nelerdir?
  1. Sağlık hizmetine duyulan ihtiyacın şiddeti
    Sağlık hizmetlerinin ertelenemez ve ikame edilemez oluşundan ötürü, sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyaç oldukça yüksektir. Örneğin bir birey trafik kazası geçirmiş bir bireyin sağlık hizmetine duyduğu ihtiyaç şiddeti yüksek ve ikame edilemezdir.

  2. Sağlık hizmetinin ikame edilemez ve ertelenemez oluşu:
    Bireylerin sağlık durumları her şeyden önce gelir bu nedenle almak istenen sağlık hizmet ertelenemez. ya da sadece belirli yerlerden alınmaz, birey nerede ne zaman sağlık hizmetine ihityac duymuş ise hemen ihtiyacını giderebilmelidir.

3.Gelir düzeyi:
Sağlık hizmetlerinde gelir esnekliği kat sayısı esnektir. Yani gelir artıkça tüketilmek istenen sağlık hizmet miktarı artmaktadır.

  1. Fiyat ve sigorta:
    Sigorta talebi artırır. Talep esnekliğini azaltır. Yani sağlık hizmeti kullanıcılarının sağlık hizmeti kullanıcılarına karşı daha az duyarlı olmasına neden olur. Sigorta daha fazla sağlık hizmeti almamıza neden olur. Sigorta sağlık harcamalarının artmasında önemli bir role sahiptir.

  2. Kişisel özellikler:
    Sağlık hizmetleri talebini yakından etkiler. Irk, cinsiyet, yaş, eğitim durumu, meslek, genetik faktörler. Örneğin ilerleyen yaşlarda bireylerde hastalık durumu daha fazla ortaya çıkmakta ve bu da daha fazla sağlık hizmeti almaya neden olmaktadır.

  3. Sağlık statüsü:
    Bireyin sağlık statüsünün iyi ya da kötü olması bireyi sağlık hizmeti aramaya ve kullanmaya yöneten en önemli sebeptir.

  4. Hekimin rolü:
    Sağlık hizmetleri sunumunda oldukça önemli bir yere sahiptir. Hekim alanında ne kadar bilgili, tecrübeli ve donanımlı ise hastaların daha çok tercih sebeplerindendir.

  5. Ulaşım ve sosyal sınıf farklılığı

  6. Hastalık seviyesi
    8- Ekonomi literatüründeki talep ile sağlık sektöründeki talebi karşılaştırınız.

  • Sağlık sektörünü diğerlerinden ayıran temel farklılık belirsizliğin yaygınlığıdır. Bu yapı, hizmet verenlere yapay talep yaratma gücü vermektedir.
  • Arz ve talebin kesiştiği noktada fiyat oluşmaz, devlet müdahalesi söz konusudur.
  • Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcı yoktur.
  • Üretici ve tüketici arasında bilgi asimetrisi mevcuttur.
  • Devlet müdahalesi ve kontrolü nedeniyle rekabet etkilenebilmektedir.
    [Alternatif]
    Sağlıkta talep için ekonomi literatüründeki talep ile sağlık hizmetleri talebi arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum sağlık mal ve hizmetlerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Piyasa ekonomisinde tüketimi yapılan bir mal ve hizmetin tüketiciye fiziksel olarak aynı tatmin düzeyini sağlarken, sağlık hizmetleri tüketicisinin sağladığı tatmin düzeyleri arasında önemli farklar bulunmaktadır. Sağlık hizmeti talebi türetilmiş bir talep olma özelliği ile de diğer mal ve hizmet taleplerinden ayrılmaktadır. Başka bir ifadeyle, sağlık hizmetleri talebi sağlık kavramından türetilmiş bir taleptir.
    Çünkü sağlık hizmetleri talebi, sağlık talebinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır ve sağlık hizmetleri üretiminde kullanılan birbirleriyle ikamesi mümkün olan girdilerin talebinden bağımsız olarak ele alınamaz.
    Türetilmiş bir talep olmasının bir diğer nedeni doktorun kararının önem ve öncelik taşımasıdır. Sağlık hizmetleri için üretilen mal ve hizmetlere yönelik talep, öncelikle tüketiciler tarafından değil doktorlar tarafından belirlenmektedir.
    9-Talep esnekliğini tanımlayarak sağlıkta talep esnekliğini açıklayınız.
    Esneklik, arz ve talebi etkileyen faktörlerden fiyat ve gelirdeki değişiklere arz ve talebin verdiği cevabın ölçüsüdür. En sık kullanılan ölçü “Talebin Fiyat Esnekliği”dir
    Talebin Fiyat Esnekliği: Talep edilen miktardaki orantısal değişikliğin fiyattaki orantısal değişikliğe oranıdır. Fiyattaki küçük artış, talebi etkiliyorsa buna fiyat esnekliği denir. Talepteki küçük bir artış fiyatları etkiliyorsa buna da talep esnekliği denir. Sağlık hizmetleri fiyatı fazla esnek değildir.
    Talebin Gelir Esnekliği: Talep edilen miktardaki orantısal değişikliğin gelirdeki orantısal değişikliğe oranıdır. Sağlık hizmetleri talebi gelir esnektir.
    Sağlık Hizmetleri söz konusu olduğunda esneklik karşılaşılan durumlara göre değişkenlik arz etmekle birlikte çoğu zaman esneklikten yoksundur. Aksaklıkların neticesi ölüm ya da ölümler ile neticelenebilmektedir.
    10- Sağlık Hizmetleri arzını anlatınız.
    Sağlık hizmetlerinde ikame olasılığının olmaması ve talebin üretici tarafından belirlenmesi nedeniyle diğer mal ve hizmetlerin aksine, piyasa fiyat dengeleme görevini üstlenemez. Gerçek hayatta, fiili arz miktarı fiili talep miktarına eşit olmak zorundadır. Genel arz ve talep kanununa göre beklenen arz miktarı, beklenen talep miktarını aşarak bir arz fazlası oluşturursa, arz fazlasını bitirmek için fiyatlar düşecektir. Hastane hizmetlerinde ise talep edilen miktar her zaman önceden belirlenmiş olan fiyatlarda arz edilen miktarlara uyum sağlamaktadır. Fiyatlar düşmemekte, hatta artan arz miktarının marjinal maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle yükselebilmektedir. Bu anormallik, “inşa edilen yatak, doldurulmuş yataktır” şeklinde söylenen "Roemer Yasası” olarak bilinir. Roemer yasasının işleyebilmesinin en temel kuralı, sağlık hizmeti talebinde bulunanların sağlık sigortasıdır. İnsanların sağlık hizmetlerinin maliyetinin tamamını kendileri karşılamak durumunda olmaları, Roemer yasasını belli bir noktadan sonra geçersiz kılacak ve her arz artışı talep artışını sağlamayacaktır. Sağlık sigortası sebebiyle üçüncü tarafın sağlık hizmeti maliyetlerinin karşılanması Roemer yasasının geçerliliğim sağlamaktadır. Roemer’in oluşturduğu kanun ile Say Kanunu arasında, talebin arza uyması bakımından benzerlik bulunmakla birlikle, bu ilişkiyi sağlayan mekanizmalar bakımından farklılık bulunmaktadır. Say Kanunu bu ilişkide fiyat sistemini öne çıkarırken, Roemer Kanunu bireylerin sağlık sigortalarını daha geniş anlatımla üçüncü taraf yoluyla sağlık hizmetleri maliyetinin ödenmesine vurgu yapmakladır.
    11- Sağlık Harcamalarını Belirleyen Etmenler Nelerdir? Anlatınız.
    Bireyler ihtiyaç duyduğunda sağlık hizmetlerine kolayca ulaşabilmelidir. Bu hizmetlerden yararlanırken ertelenme olmamalıdır. Aynı zamanda koruyucu, tedavi edici, iyileştirici tüm faaliyetleri kapsamalıdır. Toplam ve kişi başına sağlık harcamalarının düzeyi ve artış oranı ülkelerin gelişmişlik düzeyi belirlenirken bir ölçüt olarak alınmaktadır. Bunun bir nedeni, sağlık harcamalarının düzeyinin ve artışının bireylerin yaşam süresini ve kalitesini yükseltmesidir.
    Sağlık harcamalarının artması ekonomik, sosyal ve kültürel faktörlerin yanında sağlık konusunda bilinçlenme ve teknolojik gelişmeden kaynaklanmaktadır. Sağlık harcamalarını belirleyen faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
    • Gelir Düzeyi
    Kişi başı gelirin düşük olduğu toplumlarda, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımında eşitsizlik gibi ekonomik nedenlerden dolayı hastalıkların sıklıkla görülmesi normaldir. Gelir düşüklüğüne bağlı olarak temel sağlık ihtiyaçlarının yeterince karşılanmaması, bireylerin sağlığını kaybetmesine zemin hazırlamaktadır. Sağlıkta meydana gelen bozulmalar zamanla kroniÖzetle, sağlık hizmetleri zorunlu bir mal olup, kişi başına düşen gelir ile sağlık harcamaları arasında pozitif ve güçlü bir korelasyon söz konusudur: Kişi başına düşen gelir arttıkça bireylerin sağlık hizmetlerine olan talebi artmaktadır.
    • Eğitim Düzeyi
    Eğitim seviyesinin yükselmesi sağlık bilincinin yükselmesini sağlar. Böylelikle sağlık bilinci yüksek eğitimli bireylerin varlığı, sağlık hizmeti tüketimini artırır. Bireylerin sağlıkla ilgili yeni gelişmelerden haberdar olması, sağlık hizmetlerine yönelik talebi artırmakta dolayısıyla sağlık harcamaları artmaktadır. Yüksek gelir düzeyine sahip olan ülkelerde eğitim düzeyi daha yüksek olduğundan, sağlık hizmetleri bilinci ortalama olarak daha yüksektir. Böylece bu ülkelerde sağlık harcamaları talebi ve harcaması düşük gelir düzeyine sahip olan ülkelerden daha yüksektir.
    • Sosyal Değerler
    Sağlık harcamalarını artıran nedenlerden birisi de yaşam şekillerinin ve sosyal değer yargılarının değişmesidir. Küreselleşme özellikle son 20 yılda toplumların sosyal ve kültürel yapılarında önemli değişiklikler ortaya çıkarmış, ama aynı zamanda birçok davranış biçiminde yakınsamaya neden olmuştur. Küreleşme süreci aynı zamanda sağlık hizmetleri ile ilgili bilginin yaygın ve kolay erişilir olmasını sağlamıştır. Bu süreç sağlık talebini ve harcamalarını artırmıştır.
    • Teknolojik Gelişmeler
    Teknolojik gelişmelerin hem arz hem de talep yanını en çok etkilediği sektörlerin başında sağlık sektörünün geldiğini ifade edebiliriz. Teknolojik gelişme hem sağlık hizmetleri ile ilginin bilginin yaygın ve kolay elde edilmesine katkıda bulunmakta ve dolayısıyla sağlık bilincini ve talebini etkilemekte, hem de sağlık hizmetlerinin niteliğini yükseltmekte ve maliyetini azaltmakta ve böylece sağlık hizmetlerinin arz yanını etkilemektedir.
    • Kentleşme
    Kırsal kesimden kentlere olan göç toplumun sosyal ve kültürel yapısında ve dolayısıyla sağlık bilincinde önemli değişikliklere neden olmaktadır. Kentleşme süreci aynı zamanda kalabalık insan topluluklarının bir arada yaşamasına neden olmuştur. Bu süreç sağlık hizmetlerine olan talebi artırmıştır. Sağlık hizmetleri talebinin artması sağlık hizmetleri arzında bir artışı da beraberinde getirmiş ve bunun sonucunda sağlık harcamaları da artmıştır. Kentleşmenin, özellikle büyük kentlerin sayısının artması sağlık hizmetlerine ulaşımı kolaylaştırarak sağlık hizmetleri talebinde artışa neden olmuştur. Ayrıca, büyük kentler birçok üniversite ve dolayısıyla eğitim ve araştırma hastanelerini bünyesinde toplamaktadır. Bu durum sağlık hizmetlerinin kolayca elde edilmesini beraberinde getirmekte talebi ve sağlık harcamalarını etkilemektedir.
    • Yaşam Süresinin Uzaması
    Yaşam süresi bir gelişmişlik göstergesidir. Öte yandan, yaşam süresi ile sağlık harcamaları arasında iki yönlü bir nedensellik söz konusudur. Sağlık hizmetlerine yapılan yatırımlar yaşam süresini uzatırken, aynı zamanda yaşam süresinin uzaması sağlık hizmetleri talebini ve harcamalarını artırmaktadır.
    • Sosyal Devlet Uygulamaları
    Sosyal devlet uygulamaları birçok kamusal hizmetin yaygın ve karşılıksız veya düşük fiyatla sunulmasını sağlamaktadır. Sağlık harcamaları da temel kamusal hizmetlerden biri olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla sosyal devlet uygulamalarının yaygınlaşması sağlık hizmetlerinin de yaygın bir biçimde sunulmasına ve sağlık harcamalarının artmasına neden olmaktadır.
    12- Sağlık Harcamalarındaki artışın nedenlerini anlatınız.
    Ülkelerin tamamında sağlık harcamalarının son yıllarda ekonomik büyümeden daha hızlı artış göstermesi, bu hizmetlerin finansmanında bütçe baskısını beraberinde getirmektedir. Bundan dolayı ülkemizde sağlık harcamalarının artışı sınırlandırılmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde ekonomik güç ve refah seviyesinin yükselmesine bağlı olarak sağlık harcamalarında artış görülmüştür. Bunun nedenleri;
  1. Sosyal adaletin yaygınlaşması ve hizmet sunucularına erişimin artması.
  2. Hizmet kalitesine bağlı fiyat artışı
  3. Teknolojik gelişmeye bağlı artışlar
  4. Nüfusun artması ile birlikte tüketimde meydana gelen artışlar.

Ayrıca ülkemizde sağlık hizmetini kötüye kullanmaya bağlı olarak Sağlık harcamalarında yüksek artışlar görülmektedir. Bunların nedenleri;

  1. Verilmeyen hizmetlerin verilmiş gibi sunulması ve faturalandırılması
  2. Gereksiz tetkik ve tedaviler
  3. İleri tetkik ve tedavilerin aşama uyumsuzluğu
  4. Bazı hizmet sunucularının rekabeti bozucu şekilde desteklenmesi
  5. Mevzuata aykırı bir şekilde ve mevzuatın boşluklarından yararlanılarak fatura tutarlarının yükseltilmesi
  6. Özel sigorta şirketlerinin ödemesi gereken hizmetlerin, sosyal güvenlik kurumuna faturalandırılması,
  7. Yurt İçi hasta fiyatlandırması ile yurt dışı hasta fiyatlandırılmasının farklılığı,

[Alternatif]
Sağlık harcamaları ile insanların yaşam süresinin uzaması ve özellikle yaşam kalitesinin arttırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyüme ve kalkınmada önemli bir faktör olan sağlık harcamalarının ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre farklılıklar gösterdiği söylenebilir. Sağlık harcamalarının son yıllarda toplam gelir ve toplam harcama içerisindeki payının arttığı görülmektedir.
Sağlık harcamalarındaki bu artış nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
• Sağlık sektörünün emek yoğun bir sektör olması,
• Arzın talep yaratması,
• Gelirdeki artışla birlikte sağlık harcamaları talebinin artması,
• Kronik hastalıkların ve yetersizliklerin( fiziksel, ruhsal veya duygusal gelişim bozukluğu) artmasına bağlı sağlık harcamalarının artması,
• Demografik yapı, ortalama yaşam süresinin yükselmesi,
• Toplumun sağlık bilincinin gelişmesi ile daha fazla sağlık hizmeti isteği,
• Sağlık sektöründe yüksek sermayeli ileri teknolojinin kullanılmasıdır,
• Toplumun gelirindeki artışa bağlı olarak sağlığa ayırdığı payın artması,
• Sağlık sigortasının yaygınlaşması,
• Tedavi hizmetlerinin hastaneden alınmasına teşvik,
• Koruyucu hizmet yerine tedavi edici hizmete yoğunluk verilmesi,
Sağlık harcamalarında ortaya çıkan artış nedenlerinin genelde olumlu olarak kabul edilen gelişmelere bağlandığı görülmektedir. Özellikle sağlık hizmetlerine erişimin artması ile birlikte sosyal adaletin sağlanması, daha fazla bireyin bu hizmetlerden faydalanması ve tüketimin artması sağlıklı bir nesil için son derece önemlidir (Yereli, Kobal & Köktaş, 2011).
Son yıllarda sağlık harcamalarında ortaya çıkan artışın kırsal bölgelerdeki kişilerin, işverenlerin ve vergi mükelleflerinin yükünü arttırdığı görülmektedir.
Nüfusun sağlık ihtiyaçları, artan gelir, sigorta talepleri, fiyat değişimleri ve teknolojik değişim sağlık harcamalarını arttıran nedenlerdendir. Bu faktörlerin bazıları kırsal alanlarda son zamanlarda oldukça önemli bir artış göstermiştir. Kırsal alanlarda sağlık sektöründeki bu artışlar topluluklar arasında meydana gelen sağlık durumu ve hizmet durumuyla paralellik gösterebilir ( McBridge, 2005: 6)
13- Türkiye’de ilaç kullanımının artış nedenlerini anlatınız.

  • İlaç şirketlerinin kontrolsüz promosyon çalışmaları
  • Eşdeğer ilaç konusunda bilgi sahibi olmayan ya da tercih yapmayan hekimler
  • İlaç kullanımı ile ilgili oluşmuş tabular
  • Yükselen yaş ortalaması sonucu artan sağlık hizmetleri ihtiyacı ile daha fazla ilaç tüketimi
  • Akılcı ilaç kullanımının yaygınlaştırılamaması
  • Hekimler arasından maliyet etkin terapötik yaklaşımın yaygınlaştırılamaması
  • Hastanelerde yatarak tedavi gören hastalara sağlanan ilaçlar, OECD ülkelerinde ilaç harcaması içinde değerlendirilmezken Türkiye’de hastalar bu ilaçları önemli oranlarda kendileri serbest eczanelerden temin etmek durumunda kalıyorlar. Dolayısıyla, Türkiye’de ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki oranı olduğundan yüksek görünüyor.
  • Yaşam tarzlarının değişimine ve yaşlanan nüfusa bağlı olarak uzun süreli ilaç kullanımı gerektiren kronik hastalık vakalarındaki artış da tüketimi tetiklemektedir.
  • Reçetesiz ilaç kullanımı konusundaki pratik eksiklikler
  • İlaç etkileşimi konusunun hastalar tarafından dikkate alınmaması
  • İlaç kullanımı konusunun ciddiyetten uzak ve bir kültür olarak henüz yerleşmemiş olması.
  • Yarım bırakılan tedaviler, ilaçların çöpe atılması ya da biriktirilmesi
  • Doğal tedavilerin küçümsenmesi veyahut kalpazan ve şarlatanlara terk edilmesi
  • Eczane personelinin yetersiz eğitimi
  • Hem ilaç endüstrisinin gelişimi hem de kaliteli ve etkin ilacın en iyi ve en ekonomik şartlarla hastaya ulaşımının daha rahat sağlanıyor olması
  • Yazılı ve görsel medyada bu konudaki doğru bilgilendirme eksiklikleri
    14, 15- Piyasa Çeşitlerini Nelerdir, anlatınız.(Monopol ve Oligapol)
  1. TAM REKABET PİYASASI:
    • Piyasada alıcı ve satıcılar tek başlarına fiyatı etkileme gücüne sahip değildirler. Yani firmalar bağımsız fiyat politikası güdemezler. Her firma için fiyat önceden belirlenmiştir. Piyasada aynı malı üreten ve satın almak isteyen satıcılar ve alıcılar vardır. Çok sayıda satıcı ve alıcı bulunmasından dolayı üretim ve satış miktarları malın piyasadaki toplam satış miktarı için önemsizdir. Bir firmanın satış miktarını arttırması, azaltması veya sıfıra indirmesi malın fiyatında hissedilir bir değişmeye sebep olmamaktadır. Aynı durum alıcılar için de geçerlidir. Alıcıların bir maldan az veya çok satın alması o malın fiyatını etkilemez. Bu duruma “atomisite varsayımı” denmektedir.
    • Alıcıların ve satıcıların piyasaya giriş ve çıkışları tamamen serbesttir. (mobilite)
    • Üretilen ve satılan mallar homojenlik gösterir.
    • Alıcılar ve satıcılar piyasa hakkında tam bilgiye sahiptirler. Bu durumu “açıklık varsayımı” olarak adlandırılır. (şeffaflık)
  2. MONOPOL (TEKEL) PİYASA:
    • Eksik rekabet türlerinden biridir. Tam rekabet piyasasına en uzak olanıdır. Bir piyasada bir malın tek bir satıcısı varsa veya satıcı bir malın bütün arzını elinde bulunduruyorsa buna “satıcı tekel” veya “tekel piyasası” denmektedir. Eğer piyasada bulunun tek bir firma değil de alıcı ise buna “tek alıcı (monopson) piyasası” denir. Satıcı firmanın hiçbir rakip firmadan korkusu yoktur. Aynı malı üreten veya arz eden başka bir firma yoktur. Satış fiyatı konurken tekelci firma tam bir bağımsızlık içerisindedir.
  3. OLİGOPOL PİYASA:
    • Az sayıda satıcı firma, çok sayıda alıcının olduğu bir piyasa türüdür. Piyasa güçleri birbirine eşit üç, beş veya sekiz adet dev firmalardan oluşur. Bu firmaların yanlarında bulunan küçük “uydu firmalar” olabilir. Firmanın piyasadan çekilmesi toplam arzı büyük ölçüde etkileyerek fiyatların yükselmesine yol açacak kadar ciddi bir olaydır. Yeni bir firmanın girmesi de fiyatları düşürecektir. Yeni firmaların girmeleri kolay değildir. Genellikle fiyat rekabeti bulunmamaktadır. Fiyatlar uzun bir süre değişmez ve sabittir.
    16- Sağlık Hizmetleri Piyasası’nın özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
  4. Sağlık hizmetleri piyasasında asimetrik bilgi vardır; Özellikle doktor ile hasta ve hasta ile sağlık sigortası kuruluşu arasında görülmektedir. Hasta, tükettiği sağlık hizmetlerinin niteliği, fiyatı ve kalitesi konusunda yeterli bilgi sahibi değildir. Ayrıca doktorunda, hastanın hastalığı ile ilgili yeterli bilgi vermemesi/verememesi asimetrik bilginin oluşmasına neden olmaktadır.
  5. Sağlık piyasasında arz ve talep arasındaki dengesizlik söz konusudur; Nüfus artışındaki hıza bağlı olarak sağlık hizmetlerine olan talep artarken arz o nispette artmamaktadır. Nedeni, arz cephesinde yer alan sağlık kuruluşları ve sağlık iş gücü arzındaki artışın sınırlı olmasıdır.
  6. Sağlık hizmetleri piyasasına girişteki sınırlamalar mevcuttur; Diğer hizmet piyasalarına göre sağlık piyasasında iş gücünün yetişmesi uzun zaman almakta ve piyasada hizmet verebilmeleri için belli kurumlardan izin almaları gerekmektedir. Arz cephesinde görülen bu sınırlamalar yanında talep cephesinde de bir takım sınırlamalara rastlanmaktadır. Bunlar, genellikle hastaların istediği hastaneyi ve doktoru tercih edememesi şeklinde görülmektedir.
  7. Sağlık hizmetleri piyasasında sunulan hizmetlerin heterojen olması; Araştırmacılar ve hastalar için standart bir hizmet yapısı yoktur.
  8. Sağlık hizmetlerinin ikame edilemez ve stoklanamaz; Talep edilen bir hizmet başka bir hizmetle ikame edilemez. Talebin ertelenmesi ya da stoklanıp başka zaman sunulması olanaksızdır.
    17- Sağlıkta Dönüşüm Programı temel ilkeleri nelerdir? Açıklayınız.
    Temel İlkeler:
    İnsan merkezlilik: Bu ilke, sistemin planlamasında ve hizmetin sunumunda hizmetten faydalanacak bireyi, bireyin ihtiyaç, talep ve beklentilerini esas almayı ifade etmektedir. Sağlığın aile ortamında üretildiği gerçeğinden hareketle birey “aile sağlığı” kavramı çerçevesinde ele alınmaktadır.
    Sürdürülebilirlik: Geliştirilecek olan sistemin ülkemiz koşulları ve kaynakları ile uyumlu olması ve kendini besleyerek bir devamlılık arz etmesi ilkesini ifade etmektedir.
    Sürekli kalite gelişimi: Vatandaşlarımıza sunulan hizmetlerde ve elde edilen sonuçlarda ulaşılan noktayı yeterli görmeyerek, hep daha iyiyi aramayı, sistemin kendi kendisini değerlendirerek hatalarından öğrenmeyi sağlayacak bir geri bildirim mekanizması oluşturulmasını ifade etmektedir.
    Katılımcılık: Sistemin geliştirilmesi ve uygulanması sırasında, ilgili tüm tarafların görüş ve önerilerinin alınmasını, yapıcı bir tartışma ortamı sağlayacak platformların oluşturulmasıdır. Ayrıca bu ilke, sağlık sektörünün bütün bileşenlerinin sistemin kapsamı içine alınarak uygulamada kaynak birliğinin sağlanmasını amaçlamaktadır.
    Uzlaşmacılık: Demokratik bir yönetimin gereği olarak sektörün farklı bölümleri arasında karşılıklı çıkarları gözeterek ortak noktalarda buluşma arayışlarıdır. Çıkar çatışmasına dayalı bir uygulama yerine, yöntem, standartlar ve denetim mekanizmalarında birlik sağlanması ve tarafların buna uyması hedeflenmektedir.
    Gönüllülük: Hizmette arz veya talep eden, birey veya kurum ayırımı yapmaksızın sistem içerisinde yer alacak bütün birimlerin belirlenen amaçlara yönelik davranmalarını sağlama yöntemidir. Sistemde hizmet üreten ve hizmet alan kesimlerin zoraki değil, teşvik edici önlemler doğrultusunda gönüllü bir şekilde yer almaları şarttır.
    Güçler ayrılığı: Sağlık hizmetlerinin finansmanını sağlayan, planlamasını yapan, denetimi üstlenen ve hizmeti üreten güçlerin birbirinden ayrılması ilkesidir. Bu şekilde çıkar çatışması olmayacak, daha verimli ve daha kaliteli hizmet sunumu sağlanacaktır.
    Desantralizasyon: Kurumlar, merkezi yönetimin oluşturduğu hantal yapıdan kurtarılmalıdır. Değişip gelişen koşullara ve çağdaş anlayışa uygun olarak yerinden yönetimin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. İdari ve mali yönden özerk işletmeler hızlı karar mekanizmalarına sahip olacak ve kaynakları daha verimli kullanabilecektir.
    Hizmette rekabet: Sağlık hizmet sunumunun tekel olmaktan çıkarılıp belli standartlara uygun farklı hizmet sunucularının yarışmasının sağlanması ilkesidir. Böylece sürekli kalite gelişimi ve maliyet azalmasına yönelik bir teşvik ortamı oluşacaktır.

Bileşenler:

  • Bilgi ve beceri ile donanmış yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü,
  • Sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurulları,
  • Nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon,
  • Akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma,
  • Ulusal ilaç kurumu
  • Tıbbi cihaz kurumu ve Karar sürecinde etkili bilgiye erişim sağlayan sağlık bilgi sistemi yer almıştır.
    18- Sağlık hizmetlerinde devletin görev ve fonksiyonları
    Yönlendirme fonksiyonu. Devletin sağlık hizmetlerini doğrudan yönetmesi değil, yönlendirmesi. Burada doğrudan yönetiminin idari ve bürokratik maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle devlet, sağlık hizmetlerini doğrudan yöneterek değil de yönlendirerek bu görevi yerine getirir.
    Planlama fonksiyonu. Devletin sağlık alanında stratejik plan oluşturması ve sağlık alanında ulusal hedefleri belirlemesi. Toplumun sahip olduğu kaynakların sağlık amaçları için kullanılmasından, toplumun ihtiyacı olan sağlık hizmetlerinin üretilmesine; sağlıklı işgücü ve sağlık sektörü eleman ihtiyacının belirlenmesinden, sağlık eğitiminin planlamasına kadar sağlığı ilgilendiren her konu bu fonksiyon içinde ele alınmaktadır.
    Denetim fonksiyonu. Devletin sağlık hizmetleri sunan kurum ve kuruluşların faaliyetlerini denetlemesi. Bu konu, devletin temel fonksiyonları içindedir. Hem kamu hem de özel sektörün sağlık gibi yaşamsal öneme sahip olan sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesinde kurallara uygun hizmet sağlayıp sağlamadıkları, erişilebilirlik, kalite, miktar ve gerekli koşullar açısından sürekli denetlenmelerini zorunlu kılmaktadır.
    Düzenleme (regülasyon) fonksiyonu. Devletin sağlık piyasasında genel düzenleyici kurallar ve kurumlar oluşturması. Kamu ve özel kesimin yer aldığı sağlık hizmetleri piyasasının etkin bir şekilde işleyebilmesi için gerekli olan kuralların belirlenmesi ve bu kuralların çeşitli üst kurullar aracılığı yürütülmesi bu işlev kapsamındadır.
    Hizmet sunum fonksiyonu. Devletin koruyucu sağlık hizmetleri sunumuna odaklanması; bunun dışında kalan sağlık hizmetlerinin mümkün olduğu ölçüde özel kesim tarafından sunulmasına olanak sağlanması ve bu yöndeki girişimlerin desteklenmesi. Bu fonksiyon özellikle gelişmekte olan ülkelerde ön plana çıkan bir fonksiyondur. Özel sektörün güçlendirilmesi ve bu kapsamda sağlanacak katkılar bu kapsamda önem kazanmaktadır.
    Finansman fonksiyonu. Koruyucu sağlık hizmetlerinin doğrudan genel bütçeden finanse edilmesi; bunun dışında tedavi edici sağlık hizmetlerinde gelir düzeyi düşük kesimlerin hizmeti özel kesimden talep edebilmeleri için desteklenmesi; özel sağlık kuruluşlarına doğrudan veya dolaylı finansman desteği sağlanması. Bu fonksiyon günümüzde bütün ülkelerde ön plana çıkmaktadır.
    Enformasyon fonksiyonu. Devletin sağlık hizmetleri alanında halkı bilgilendirmesi; sağlık hizmetleri alanında bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanılarak sağlık hizmetleri ile ilgili olarak halkın daha fazla bilgilendirilmesi.
    19- Sağlık finansman yöntemleri nelerdir? Açıklayınız.
    1- Vergi gelirleri kamu kaynaklı finansman
    2- Sosyal sağlık sigortası

3- Özel sağlık sigortası
4- Tıbbi tasarruf hesabı özel kaynaklı finansman
5- Cepten harcamalar

6-Bağışlar kamu / özel kaynaklı finansman

1-Vergilerle finansman (Beveridge modeli): sağlık harcamalarının çoğunluğunun vergi ödemeleri ile karşılandığı veya vergilerle finanse edilen kısmın diğer bileşenlerden büyük olduğu sistemlerdir. Vergilerle finansmanda bütün nüfus kapsanır ve hizmetlerden yararlanma, yasal olarak belirlenmiş katkı payları hariç, ücretsizdir.

2-Sosyal sağlık sigortası ( Bismarck Modeli): şirketler, çalışanlar, kendi adına çalışanlar ve devlet, sosyal sağlık sigortası fonuna prim ödemeleri yoluyla katkıda bulunurlar. Şirketlerin ve çalışanların yaptıkları ödemeler genellikle çalışanın aldığı maaşın miktarıyla ilişkilidir. Kendi hesabına çalışan bireylerin yaptıkları katkılar ise genellikle tahmin edilen gelir ya da sabit bir fiyat üzerinden belirlenir. Devlet ise ödeme gücü olmayan bireyler için katkı yapar.

3- Özel Sağlık Sigortası: Kar amaçlı bir finansman yöntemi olan özel sağlık sigortası, farklı ülkelerde farklı roller üstlenir. Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre, özel sağlık sigortası beş farklı rol üstlenir: baskın, zorunlu, ikame edici, tamamlayıcı, ilave edici.

4- Tıbbi Tasarruf Hesabı: bireylerin sağlıkla ilgili harcamalarını kontrol ederek, gelecekteki sağlık harcamaları için para tasarruf etmelerini sağlamak amacıyla oluşturulan vergiden muaf bir hesaptır.

5- Cepten ödemeler: Doğrudan hastalar veya hanehalkları tarafından sağlık hizmetleri için yapılan ödemedir.

6-Bağışlar: Kamu ve özel finansman ayrımı açısından bağışlar, bağışı yapan örgütlerin kamu ve özel olmasına bağlı olarak, kamu veya özel kategoride yer alır.
20- Dünya Sağlık Örgütü’ne göre akılcı ilaç kullanımı:
Akılcı ilaç kullanımı (AİK) ilaç kullanırken doğruları uygulamak ve bilinçli olmaktır. Sağlık alanında evrensel düzeyde yetkin kurum Dünya Sağlık Örgütü’dür (DSÖ). AİK konusunda DSÖ somut bir duruş sergilemiş ve herkesçe kabul gören bir tanımlamada bulunmuştur. Buna göre AİK, hastaların hastalıkları ve kendi bireysel özelliklerine uygun ilacı, uygun süre ve kullanım şekliyle, uygun maliyette almalarına yönelik kurallara uyulması” olarak tanımlanmıştır.
AİK,
• belirlenen doğru ilacın,
• doğru miktarda,
• doğru uygulama yoluyla,
• doğru zamanlamayla,
• yeterli bilgilendirme yapılarak ve
• maliyet uygunluğu da dikkate alınarak kullanılması ilkelerinin bütünüdür. Dolayısıyla bu ilkeler ilacın üretiminden eczaneye ulaşmasına; reçeteye doktor tarafından yazılıp hasta tarafından kullanılmasına; etki ve yan etkileri bakımından dikkatli olunmasından atıklarının kuralına uygun imhasına kadar pek çok alt konu başlığı ile ilişkilendirilen “doğru”ları kapsar. Söz konusu bu doğruların yerine getirilmesi bakımdan başta hekimler olmak üzere çok sayıda kişi ve kuruma önemli sorumluluklar düşer.
Hekimin düzenlediği tedavinin başarısında hastaların bilinçli davranmasının belirleyici rolü bulunur. Hastaların tüm bu süreç hakkında yeterli bilgi sahibi olmaları gerekir. Tedavi sürecinde doğru hasta-hekim ilişkisi kurulması önemlidir. Hekim, AİK’te en yetkin konumdaki kişidir. Hastalarına doğru teşhis koyan hekim, bunu yaparak AİK’in ilk adımını atar.
AİK ilkeleri gereği hastaya doğru teşhisi koymasının ardından akılcı tedavi sürecinde hekim aşağıdaki yolu izler;
• Hastalığın teşhisini hastaya/yakınına dikkatlice tanımlar.
• Tedavi amaçlarını belirler, bunu hasta/yakınları ile paylaşır.
• Değişik seçenekler içinden etkinliği kanıtlanmış ve güvenilir bir tedaviyi o hasta için seçer.
AİK, ilacın kullanılacağı hastada seçilen uygun ilaçla ilgili tüm bilimsel doğruları kapsar.
• İlaç seçiminde etkililik, güvenlilik, uygunluk ve maliyet ölçütlerini dikkate alır.
• Hemen her hastalıkta hastaya uygun ilaç dışı tedaviler (düşük kalorili ve tuzsuz diyet, sigara içmeme, egzersiz yapma vb.) önerir.
• Gereken hastalar için uygun bir reçete yazar.
• Reçeteye yazılan ilaçla ilgili/tedavi ile ilgili anlaşılır bilgiler ve talimatlar verir.
• Gerek gördüğü konularda tedavi ile ilgili uyarılarda bulunur.
• Tedavi süresini belirtir.
• Hastaya verdiği bilgilerin doğru anlaşıldığından emin olduktan sonra tedaviye başlar.
• Tedavi sonuçlarını izler.
• Tüm bu süreçte hastayla /hasta yakınıyla iyi iletişim kurarak sürecin başarılı olmasına dikkat eder.
Hastaların hekimin gösterdiği yukarıdaki titiz çabayı hekim olmayan bir kişinin kendi başına sergilemesinin olanaklı olmamasıdır. Dolayısıyla hastalar kendilerini hekimlerinin yerine asla koymamalı, ilaçla tedavi olmaya (ilaç/ürün seçiminde bulunmaya) kendi başına karar vermemelidir. Hasta ve hasta yakını olan birisi, kendisinin veya yakınının ilaçla tedavisi yapılırken öncelikle bilinçli olmak zorundadır. Aşağıda bu bakımdan sizlere katkı sağlayacak bazı pratik bilgilere yer verilmiştir.
• Hastalandığınızda ilaç tedavisine ihtiyacınız olup olmadığını doktorunuz belirler.
Hekim hastasının tedavisini düzenlerken mutlaka hastasının bireysel özelliklerini dikkate alarak
ilaç seçiminde bulunur.
• İlaç tedavisi gereken durumlarda kullanacağınız doğru ilaca da doktorunuz karar verir.
• İlaç vücuda alındıktan sonra emilir, vücutta dağılır, süreç içerisinde yıkılır ve vücuttan atılır. Vücut içerisinde gerçekleşen bu olayların her biri çocuklar, ergenler, erişkinler ve yaşlılar arasında çeşitli farklılıklar gösterir. Dolayısıyla ilaçların vücutta meydana getirdikleri etkiler, olası yan etkiler/karşıt etkiler, ilacın vücutta kalma süresi gibi pek çok durum, her yaş grubu arasında çeşitli farklılıklar gösterir.
• İlacınızı kullanırken, doktorunuzun, eczacınızın ve diğer sağlık çalışanlarının bilgilendirme ve yönlendirmelerine tam olarak uymanız tedavinizin başarısını artırır.
• İlacınızı kullanmadan önce, ilaç kutusundan çıkan kullanma talimatını dikkatle okuyun; güçlük çekerseniz bir yakınınızdan, eczacınızdan yardım alın. Gerekirse konuyu doktorunuzla görüşün.
• Ağızdan yutarak aldığınız ilaçlarınızı su ile için. Su dışında herhangi bir içecek (meyve suyu, süt, çay, gazoz vb.) ilacınızın etkisini değiştirebilir.
• İlaçlar doğru dozda/miktarda kullanıldığında etkilidir. Şurup gibi ilaçları kullanırken, ilaç kutusundan çıkan ölçü kaşığını kullanın, ölçü aletinin işaret yerlerine dikkat edin. İlacınızı doktorunuzun belirttiği zaman aralıklarında kullanın. İlacın daha kısa ya da daha uzun aralıklarla kullanılması sakıncalıdır.
• Yutularak alınan bazı ilaçlar aç, bazıları ise tok karnına alınır. Bu konuda hekim ve diğer sağlık çalışanlarının önerilerinden ve ilacın kullanma talimatından yararlanın.
• İlacınızı doktorunuzun belirttiği tedavi süresi boyunca kullanın. Bu süreden önce ilacınızı kesmeniz ya da önerilenden daha uzun süre kullanmanız iyileşmenizi engelleyebilir.
• Tedavi, doktor tarafından kişiye özel olarak düzenlenir. Dolayısıyla yakınlarınıza, çevrenizdekilere ilaç önermeyin, onların önerileri doğrultusunda ilaç kullanmayın.