NIGHT ON EARTH – DÜNYADA BİR GECE

in #tr8 years ago

jim-jarmusch.jpg
Jim Jarmusch’un kariyeri açısından Dünyada Bir Gece filmi en parlak örnek gösterilebilir. Diğer filmlerinde de örneklerini görebileceğimiz gibi, bu filmdeki karakterler, yaşadıkları hayatın içinde sıkışıp kalmış birbirinden değişik insanları tasvir ediyor. Filmde ironi yüksek; mizah, karanlık ve sade. Filmin hikayesi farklı ülkeler ve şehirlerde geçiyor fakat ortak olan tek nokta ana mekanın “taksi” olması. Bölümden bölüme geçişlerde saat görüyoruz ve bu saatler her geçişte bize, beş farklı hikayenin paralel zamanlarda yaşandığını sunuyor. Ve yine hikayeden diğer hikayeye atlarken kamera, dünya haritası üstünde geziyor ve birbirinden farklı insanların yaşantısını gözler önüne seriyor.
Filmin birinci hikayesi Los Angeles’ta geçmekte. Taksi şoförü Corky (Winona Ryder) tamirci olma hayalleri ile kendisini donatmış. Lakin cinsiyetinden ve toplumun ona dayattığı cinsiyetçi baskıdan dolayı bu hayalinden o an vazgeçmiş. Hareketleri ve konuşması, toplum tarafından dayatılan bir kadın konuşması değil. Aksine, göze en başta eğlenceli ve normalden değişik gelen yapıya sahip. Müşterisi olan kadın ile en başta ilişki kurmuyor ama ilerleyen dakikalarda sohbetleri ile kendilerini özgürce ifade ediyorlar.
İkinci hikaye ile birlikte New York’a geçiyoruz. Avrupa’dan gelmiş bir taksi şoförü Helmut ile bir Afro Amerikan vatandaşı Yo-Yo arasında geçen muhabbet, filme eğlenceli bir yapı katmış. Komünizm ile kapitalizm arasındaki farkı da bir iki cümle ile yakalamak mümkün. İki dünyanın farklılığı, Helmut’un, New York’un parıldayan ışıklarını izlerken donakalması özetliyor sanki.
Paris, New York’tan sonraki durağımız. Ayrımcılığa maruz kalan siyahi taksi şoförünün (Isaach De Bankolé), arka koltukta oturan iki müşterisi ile ilişkisini en başta görüyoruz. Asıl olay buradan sonra başlıyor. Kör bir kadın (Béatrice Dalle), bu iki müşteriden sonra taksiye biniyor. Taksi şoförü ile kör kadın arasında geçen konuşmalar New York’ta geçen hikaye gibi komik ögeler barındırıyor. Şoför, birçok insanın merak ettiği birkaç soru soruyor, ayrımcılık kurbanı taksi şoförü, başka bir kurbanla bağlantı kurmaya çalışır. Amaç, farklılığımıza rağmen ne kadar benzer olduğumuzu ve dezavantajlarımıza veya görünüşümüze rağmen eşitlikten başka bir şey yapmamamız gerektiğini içinde barındırıyor.
Roma’daki taksi şoförünün hikayesine geldiğimde, konuşmayı bir saniye bile bırakmayan Roberto Benigni'nin unutulmaz bir performansı var. Müşterisinin, daha önce yapmış olduğu günahları ona anlattıktan sonraki reaksiyonunu unutamayacağız. Ve bu günahları duyunca “az önce ben ne duydum” tepkisi vermemizin normal olduğunu düşünüyorum.
Ve nihayet şafaktan önce Helsinki'ye varıyoruz; burada şoförün, üç sarhoş adamla olan hikayesini dinliyoruz. İnsanların, kendi acısının benzersizliğini düşündükten sonra, bir diğer dehşet verici acıyı bir başkasından duyduğunda, kendi acısını unutması ve duyduğu üzüntünün azalması durumu işlenmiş. Hayatın ne olursa olsun devam ettiği vurgulanarak filmle son verilmiş.