You are viewing a single comment's thread from:

RE: Ütopya'dan Yazıyorum

in #tr6 years ago

İnançlar keskin oldukça "Kimsenin kalbini kırmadan; hakaret etmeden, aşağılamadan, ötekileştirmeden, büyük bir ailenin bireyleri" olmamız çok zor.

Maalesef bu keskin inançlılılık çoğunluğa hakim. En az %85 lik bir oranda insanlar herhangi bir konuda keskin inançlılar. İnsanlara kırmızı çizgileri olması gerektiği öğretilmiş, insanlara anlamsız bir gurur - onur kavramı öğretilmiş.

Kendine muhafazakar değilim diyenler bile çok muhafazakar, çünkü muhafazakar demek mutaassıp demek zannediyoruz. Halbuki muhafazakar demek kendi içinde bulunduğu fikirleri, inandıklarını, yaşam şeklini vs.. çok zor değiştiren ve her daim muhafaza eden demek.

İnsanlar insanlara takım tutar gibi parti tutuyorlar derken, kendileri de şu partiye asla oy vermem, ben yıllarca x partisine oy verdim diyor gururla.

Fikrini değiştimeye bir ad koymuşlar dönek diye. Halbuki kişisel öz çıkarları için fikirlerden uzak bir şekilde saf değiştirendir dönek.

İşte dönek olmamak için, kırmızı çizgileri oldukları için, çok gururlu ve onurlu oldukları için tartışamıyorlar. Her zaman onlar için söylenmemesi gereken fikirler düşünceler var. Bunları dile getirenler zaten konuşmaya değmeyecek aşağılık mahluklar.

Her zaman kendi kafasındaki net bir şekilde doğru olduğu yönünde ve fikir değiştirmeye, yanlış düşünebildiğine olanak vermeyen insanlar hakaret etmeden, aşağılamadan, ötekileştirmeden konuşamıyorlar ve bu sebeple de bir ailenin bireyi olamıyorlar.

Tüm topluma sirayet etmiş bir hastalık bu. Nedeni ise sıkı sıkıya bir yere, bir şeye aidiyet duyarak, oranın elde ettiği her başarı menfaat veyahut duruşta hiçbirşey yapmadan kendilerine pay çıkarabiliyorlar. Kendilerini bu şekilde bir şey olarak görüyorlar. Çünkü biz gerçekten birşeyler yaparak kendimizi yormayı sevmiyoruz, bir yere ait olup keskin fikirlerimizden taviz vermeden bir iki kelam ettik mi kolay yoldan bir şey olduğumuzu düşünüyoruz.

Vesaire vesaire vesaire...

İnsanoğlu bir çok yerde bu şekilde maalesef, bu sebeple takım tutarken de şiddetli tutuyoruz, sevdiğimiz şarkıcıya şiddetle bağlanıyoruz, sevdiğimiz müzik türünün fanı oluyoruz. Siyaseten taviz vermiyoruz. Hiç bir şey yapmadan vatan millet adı altında savunma mekanizmaları geliştirip kendimizle gurur duyabiliyoruz.

Ne diyordum..vesaire vesaire vesaire

Sort:  

Konuyu derinleştirdiğiniz için çok teşekkür ederim sevgili tahirozgen :)

Evet, yazdığınız tavırdaki insanlar var, sayılarının artışı birilerinin çok işine de geliyor... Ne güzel kazandık demek yerine ne güzel yendik demek daha zevkli geliyor sanırım. Yenilenin aslında kendileri de olduğunu göremeyecek kadar gerçeklikten kopuk yaşamaktan vazgeçemiyor birçok insan...

Bu duruma yani bu toplumsal ateşe en çok odun taşıyanın kimler olduğunu tartışmamız gerekmez mi?
Durum tespiti yapmanın ötesinde, tedavi için bizler kendi hayatımızda bu durumu tersine çevirmek için çaba harcasak nasıl olur?
Kimler bu karşıtlıklardan besleniyor örneğin? Kimlerin işine geliyor?
Bu soruların cevaplarını arıyorum aslında...
Canlı bir organizma gibi görüyorum ben toplumu... Bazı parçaları bütünlüğü bozacak şeklide kendilerine ve çevrelerine zarar veriyorsa bunu fark edip uyarı sinyalleri vermesi gereken sinir uçları gerekmez mi?
Nerede o sinir uçları?
Nelerin peşine düştüler yıllardır?
Bu hastalığın bu kadar ilerlemesinin sorumlusu hastalığı bulaştıranlar mı yoksa mücadele ediyormuş gibi yapıp gününü gün eden hamasi söylem ustaları mı?

Sinir uçlarıyız biz, hepimiz... Farklı siyasi anlayışlarımızla ama bu organizmanın sağlam ve sağlıklı kalması ortak dileğimizle...Uyaracağız, doğruyu eğmeden bükmeden, isimlere indirgemeden, ilkeler üzerinden birlik sağlayarak söyleyeceğiz... Önce biz buradaki ütopyada bu birliği sağlayacağız, bu anlayışa uygun davranacağız, sonra büyüyecek yerleşecek...

İklim önemli diyeceksiniz, o iklimi de bu anlayış getirecek...
İnanmamak için somut örnekler aradığınızı tahmin edebiliyorum;
Tarih felsefesi boyutundan bakalım o zaman, insan her zaman güzelliğe meyleder, çirkinliklere takılıp kalmaz...
Güzellikler için elimizden geleni yaptık biz diyebilmek için sonuna kadar mücadele; herkes için hem de...
Uzun bir maraton bu... Kendi koşumu yapmak istiyorum ben, beni dinlemezler de demiyorum, ötekileştirmiyorum, önce benimle aynı tarafta olduklarını iddia edenlere anlatmaya çalışıyorum, ne fark edecek de demiyorum... Benim için fark ediyor çünkü...
Karanlıktan, mağaranın içinden dışarı koşuyorum ben, arkada kalmak isteyenlere bakıp vazgeçemem...
Dışarısı güzel, hem de çok güzel :)