You are viewing a single comment's thread from:
RE: Zihnimin Abuk Kuşundan Sabuk Ötüşler -7 (Aslında Dokuz)
Hocam, dok, bok, çok ve tok diyerek adeta edi bese demişsiniz. Edebiyat ve edi bese nin bu kadar uyumlu olacağını da hatırlattığınız için çok şeker oldum. Çayınıza atınız beni.
Kırgınım sana @tahirozgen.
Bu yüzden edi bese!
Değil sana tek, herkese!
Üzüyorsunuz, öldüm ben.
Sen kırgınsan vardır sebebi. Edebiyat sebepsiz kırgınlıklar içermez ama edebiyatın mayasıdır kırgınlıklar. Yapmışızdır bir eşeklik. Nedir diye sormayacağım, söylemek isteseydin şimdiye dek söylerdin. Demek sen de kırılmayla besleniyorsun.
Keşke öldüğünü daha önce haber verseydin, gelirdik hakkımızı helal ederdik, şimdi edemedik gittin. Bence sen yeter öldün, artık ölme.
Edi bese
Taşlamalara
Kırılmalara
Gitmelere
Ölmelere edi bese!
Tahir'e sıcak
Tahir'e kucak
Tahir'e muhabbet
Şeffat ya Muhammed!
Sen yazdın bunu, ben ağladım. Hassasım diyorum anlamıyor musun? Ağlamaya bahane arıyorum zaten, sen de gözyaşlarıma destek atıyorsun. Kayboldum ben bir adres araken, bilmediğim bir şehrin bilmediğim sokaklarında, hiç görmediğim binaların içerisinde tekmelenirken.
Çok hassassın ağlıyorum seni. Sen de beni ağlıyorsun. Bundan sonra ağlaşacağız diye umut ederken bir okul binasına tosluyorum. Allah veriyor ki içinde öğrenci yok. Yoksa onlar da yığın yığın yıkılacaklardı yüzümüze. Ağzımızı burnumuzu seveceklerdi.
Öğrenciler neden bu kadar istekliler bilmiyorum; ama ben ve sen sanırım çok sevmiyoruz hayatta kalmayı. Keşke öğrenci olmaya devam edebilseydim. Birbirimize öğretmen olalım mı?
Birbirimize öğretmen olalım ve bir paradoks yaşatalım tüm öğrencilerin dimağlarında.
Sonra onlar bizi ağlasınlar ve biz onları sevelim tabutlarımızın içerisinde.