Mutluluk ve Mutsuzluk Kavramına Eleştirisel Bakış
Photo:https://www.deviantart.com/art/happy-35068792
Bazen sihir arıyorum yaptıklarımda. Anlamsız olan şeylere tahammülüm olmadığından, hep bir mantık hatası bulacakmışım gibi, aynı mantalite ile ters orantılı yok oluyorum. Hayat bu, belli olmaz ne getireceği yada bizden ne çalacağı. Gerçi hırsız bile hak ettiği suçu alamıyorken zamanın yada hayatın bizden aldıklarından kimden hesap soracağız? gerçi hepsi insanlar. Nesnelere bir konum yükleyip, anlam bulmamızı sağlayan biz insanlar onlardan suçlu olmasını nasıl bekleyebiliriz? Eleştirisel bir dille yazacaklarım var! kızgınım çünkü. Zamanımızı çalan şeylerden hesap soramamıza! sorsan bile cevabının yetersiz kalmasına neyse, kızgın olduğum şeylerin sayısı mutsuz olduklarından pek bi beter! nereden tutsak elimizde kalan hayal üstü hayatlarımızın neresinde mutluyuz? hadi gelin bunu tartışalım.
En iyisi şöyle başlamak olacak: mutluluk dediğimizden anladığımız şey nedir? kime göre neye göre değilde, salt bir mutluluk tanımı var mıdır? mesela ben -sağlıklı olduğum için ki buda tartışılmaya pek bir açık tam olarak neremiz sağlıklı zihin olarak mı ruhsal olarak mı? sorguladıkça mutsuzluğumuz artıyor sorgulamasak gönül razı değil! bilemiyorum altan! böyle bir ikilem arasında kalıp, mutluluğun tanımını yapmak hangimiz için gerçeği doğuracak? yani kişinin isteklerine, talep doğrultusunda yükselecek bir çizgiye göre değişen mutluluk eğrisi, a kişisinde farklı çalışıyorsa? şimdi o bize göre mutsuz mu? bizim beklentimize göre sadece bir yudum kahve alıp, mutlu olan insan varsa ki var şimdi bu insan da ne deli yahu! diye naralar mı atacağız? yani mutluluk dediğimiz şey hep genel anlamda büyük sürprizler üzerine mi olmalı? yok efendi yok! ben bir dergi okuyunca mutlu olabilirim. Kafamı, sanat ve edebiyat doldurursa günüm güzeldir. B kişisine göre bu çok ufak kalıyorsa, oda onun ayıbıdır. Kimse, kimsenin mutluluk ölçütünü bir başkası ile ilişkilendiremez, ilişkilendirmemeli zaten.
İnsanların unuttuğu temel bir problem her insan, her dünya, farklı şekilde algılama sistemi ile doğar. Seninle benim aramda mesafeler boyutunda fark var. Kimse kimseden daha üstün değil, hayır yanlış anlaşılmasın savunduğum bu değil, bahsetmek istediğim görsel algılar, görsel anlayışlar, görsel biçimler. Tam da bu konuda herkesten farklıyız, tekiz.Değerimizi sevmek üzerine sorunlarımız var. Az biraz narsist olsak, egodan ölelim zihnimiz zehirlensin demiyorum ama aşk duygusunun ne denli motive edici bir kaynak olduğunu keşfetsek şu an çok uzaklarda olmayan mutluluk kaynağına bir adım daha yaklaşmış olabiliriz. Hala ihtimaller var. Hala yaşıyorsak ve siz bu satırları okuyorsanız, hala benimle birlikteyseniz geç değil. Geç kalmışlık hissini hadi ortadan kaldıralım!
Algılar ve salgılar, bizi yönetir...
kesinlikle.