Bilimkurgu Romanı - Yerşehir - Bölüm 33
Mart ayının son günlerinde Yerşehir’in üzerindeki platoda ilk çiçekler açmıştı. Yerşehir sakinleri geniş platonun her yanına dağılmış, pırıl pırıl gökyüzünün ve kemiklerini ısıtan güneşin tadını çıkarıyorlardı. Büyük saldırı sırasında verilen şehitlerin acısı küllenmiş ve açlık sorunu tümüyle çözülmüştü, artık kutlama vaktiydi.
Yerşehir Yüksek Meclisi Orkestrası çimenlerin üzerinde kurulmuş olan tahta platform üzerinde müzikseverlerin en çok sevdiği ezgileri çalıyordu; lirin, arpın, çifte kavalın, davulun sesi açık havada yeraltında olduğundan daha farklı çıkıyordu. Bu yeni tınıyı duyabilmek için müzikseverler platformun çevresinde bağdaş kurarak oturmuş, mest olmuş bir halde müzisyenleri izliyorlardı.
Çocuklar çimlerin üzerinde koşup oynuyor, arada dönüp akrobatların gösterilerine bir göz atıyorlardı. Çim üzerinde tek tekerlekli bisikletle gezinti yapmaya çalışan gençler sık sık tümseklere takılıp düşüyor, birbirlerinin haline bakıp gülüyorlardı. Şehir merkezinde devam edecek akşam etkinliklerine kadar sabredemeyen bazı yetişkinler şarap içmeye başlamışlardı. İnşaatın henüz tamamlanmamış duvarlarına tırmanıp şarap eşliğinde manzaranın tadını çıkarıyorlardı.
Başkanlık çadırında Doma ve Akman’la sohbet eden Umay’ın keyfi yerindeydi. Halk mutluydu ve birkaç hafta sonra yapılacak seçimlerde yeniden seçilmesine kesin gözüyle bakılıyordu. Hader’ın ısrarıyla meclisin karşısındaki meydana onu aslan pençeli koltuk değneği ile gösteren bir heykel dikilmişti. O heykeli her gördüğünde iyi bir iş çıkardığına daha fazla ikna oluyordu. Akman’ın Umay’ın evine sık girip çıkması aralarında bir aşk ilişkisi olduğu dedikodusunun yayılmasına yol açmıştı. Akman deliler evinden çıktıktan sonra kılık kıyafetine ve toplum içindeki davranışlarına dikkat etmeye başlamıştı. Hâlâ küçük bir kovukta tahtalarının üzerinde yaşıyor olsa da şarabı fazla kaçırmamaya ve sözleriyle insanları kışkırtmamaya özen gösteriyordu.
“Doğu Roma’da karışıklıklar varmış, halk cumhuriyet istiyormuş” dedi Doma, bunu söylerken yüzünde kaygılı bir ifade vardı.
Akman oturduğu sedirde doğrularak “İstanbul halkının oy hakkı istemesi seni neden kaygılandırıyor?” diye sordu.
“İmparator Valens tahtını kaybedeceğinden endişe ediyor. Casusları Yerşehir’de her yerdeler” dedi Üstat Doma.
“Bari bu şenlik gününde güzel şeylerle meşgul olalım” dedi Akman.
“İmparator Valens Yerşehir’i İstanbul’a benzetmeye kararlı. Şehrin dış mahallelerinde tek tanrılı dinlerini yaymaya çalışıyorlar.”
“Bence İstanbul Yerşehir’e benzeyecek. Robotları yenen biziz.”
“Doma’nın söylediklerini yabana atmayalım. Robotlara karşı kazandığımız zaferle bütün dikkatleri üzerimize çektik. İmparatorluk bakış açısına sahip değiliz, dış politika kültürümüz zayıf ve bu beni endişelendiriyor” dedi Umay.
“En kötü ihtimalle ne olabilir?” diye sordu Akman.
“İçeriden birileriyle iş birliği yaparak suikastlar, isyanlar organize edebilirler. Tarih bunun örnekleriyle dolu.”
Umay başkanlık çadırının tepesindeki daire biçimli açıklıktan gökyüzüne baktı. “Kehanette Yerşehir’de halkın çok sevdiği birinin öldürüleceği söylenmişti. Hadi çıkıp biraz gezelim, bunları sonra konuşuruz” dedi.
Dışarıda hava bulutlanmıştı ancak güneş yukarıda parlamaya devam ediyordu. Çadırın önünde Derma ve Sitta ile karşılaştılar. Sitta tek tekerlekli bisikletini bir yana bırakmış, Derma ile laflamaya başlamıştı. Hep birlikte platonun kenarındaki duvara doğru yürümeye başladılar. Duvar platonun tüm çevresini sarmış, ancak henüz planlanan yüksekliğe ulaşmamıştı.
“Epey zamandır robotlardan bir ses çıkmıyor” dedi Akman, platonun çevresine duvar örülmesi şimdilerde ona nafile görünmeye başlamıştı.
“Ne zaman saldıracakları belli olmaz, temkinli olmakta yarar var” dedi Umay.
“Asıl büyük tehlike Doğu Roma’dan kaynaklanıyor. Korumalarınızın sayısını artırsanız iyi olur” dedi Doma.
Platonun güneyindeki duvarın gözetleme kulesi yeni tamamlanmıştı. Kulenin kapısından girip döner merdivenlerden ağır ağır tırmanmaya başladılar. Sonlara doğru Umay’ın yorulduğunu fark eden Akman onun koluna girmişti. Kulenin tepesinden önlerindeki vadi çok güzel görünüyordu. Bulundukları yerden platonun içinde eğlenenleri ve güneye doğru uzanan uçsuz bucaksız ormanları doyasıya seyrettiler.
“Bu manzarayı görmek duvar fikrine ısınmamı sağladı” dedi Akman.
“Çok güzel” dedi Doma. Dönüp bu ağırbaşlı yaşlı adama baktılar. Derma ağzından ilk kez böyle bir söz çıktığını görüyordu.
Sitta önlerinde uzanan vadiyi ve ötedeki ormanları işaret ederek “Kanatlarım olsun isterdim” dedi.
Umay gülümseyerek “Belki bir gün birileri tek tekerlekli uçağı keşfeder” dedi.
Görsel Kaynağı: pixabay.com
Wow amazing
What a view its very nice photography love it
Source
Generic comments could be mistaken for spam.
More information:
The Art of Commenting
Comment Classifications
img credz: pixabay.com
Nice, you got an awesome upgoat, thanks to @bilimkurgu
BuildTeam wishes everyone a bullish new Year!
Want a boost? Minnowbooster's got your back!
To listen to the audio version of this article click on the play image.
Brought to you by @tts. If you find it useful please consider upvoting this reply.
Congratulations @bilimkurgu! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :
Click here to view your Board
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Congratulations @bilimkurgu!
Your post was mentioned in the Steem Hit Parade in the following category: